Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13960 Esas 2011/412 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/13960
Karar No: 2011/412

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13960 Esas 2011/412 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2010/13960 E.  ,  2011/412 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BATMAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 27/10/2010
    NUMARASI : 2010/531-2010/667

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, eşi F.. Y.."ın paydaşı olduğu 3716 parsel sayılı taşınmazda paylarına isabet eden bölüme davalı paydaşın bina yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
    Davalı, çekişmeli taşınmazda davacının payı bulunmadığını, iddiaların yersiz olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacının söz konusu taşınmazda payının olmadığı, paydaş olan eşinin halen yaşadığı, davacının taraf  sıfatını taşımadığı gerekçesiyle davanın reddine karar  verilmiştir.
    Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın taraf sıfatı yokluğundan reddine karar verilmiştir
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişmeli 3716 parsel sayılı taşınmazın davacının eşi F.Y.. ile davalı adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, davacı Nure’nin eşi adına eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, dava hakkı o hakkın sahibi olan kişiye aittir. HUMK.nun 59. maddesinde dava açmaya ehil olan kişinin davasını bizzat yahut atayacağı vekil aracılığıyla ikame ve takip edeceği açıklanmıştır. Anılan hüküm uyarınca hak sahibi davayı bizzat açabileceği gibi vekil aracılığıyla da açabilir.
    Somut olayda, davayı açan N..davaya vekâlet ehliyeti olmayan bir kişidir. Bu nedenle eşi adına dava açma ve yürütme yetkisi bulunmamaktadır. Diğer taraftan 3042 Sayılı Kadastro Yasasının 31/1. maddesinin de olayda uygulama yeri bulunmamaktadır.
    Ancak, HUMK. nun 61. maddesinde davaya vekâlet etmesine kanunen imkân bulunmayan bir kişi vekil sıfatıyla dava açarsa o kişinin davaya vekâlet ehliyeti olmadığından mahkemece, uyuşmazlığın esasına girmeden dava şartı yokluğundan davayı reddetmekle yükümlü olduğu açıklanmış isede ikinci fıkrasında da davayı reddetmeden önce davayı bizzat veya avukat aracılığıyla takip edip etmeyeceğinin davacıya davetiyeyle bildirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Başka bir deyişle, dava tarihinde bulunmayan dava şartının sonradan hasıl olması dava ekonomisi bakımından davanın sürdürülmesini gerektirir.
    Hal böyle olunca, davayı açan N.’nin eşi olan kayıt maliki F.’in avukat marifetiyle davada temsil edilmesi veya davasını bizzat takip etmesine imkân verilmesi için davetiye çıkarılması, sonucuna göre yargılamaya devam olunup olunamayacağının belirlenmesi gerekirken, HUMK. nun 61. maddesi hükmü gözetilmeksizin yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
    Davacının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  20.1.2011  tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.

     

     

    Hemen Ara