Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13818 Esas 2011/324 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/13818
Karar No: 2011/324

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13818 Esas 2011/324 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2010/13818 E.  ,  2011/324 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KARTAL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 30/06/2009
    NUMARASI : 2007/44-2009/256

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, miras bırakanı Ş..B..ın  malik olduğu 6174 ada 2 parsel  sayılı   taşınmazdaki payının bir kısımını davalı oğullarına satış gibi göstererek tapuda devrettiğini, yapılan temlikin kız mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olup, muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve miras payı oranında  tescile karar verilmesini istemiştir.   
    Davalılar, dava konusu taşınmazı T.. Ö.. isimli şahıstan parasını ödeyerek satın aldıklarını, inançlı işlem gereğince tapuda miras bırakan üzerine yazıldığını, bu inançlı işlem gereğince miras bırakanın çekişme konusu devirleri yaptığını belirterek, davanın reddini  savunmuşlardır.   
    Mahkemece, çekişme konusu pay temliklerinin muvazaalı olduğunun sabit olduğu  gerekçesi ile davanın  kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı Hamza, Y. ve S. vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi.  Gereği görüşülüp, düşünüldü.
     Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve  pay oranında tescil isteğine ilişkindir.
    Davalı, davanın reddini savunmuş, mahkemece temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar  verilmiştir.
     Dosya içeriğine göre, 440,35 m² miktarlı arsa cinsli 2 parsel sayılı taşınmaza  miras bırakan kayden paydaş  iken 214/2400  payını uhdesinde bırakıp her birine  214/2400 pay olmak üzere toplam 856/2400 payını 31.08.2005 tarihinde davalılara satış suretiyle temlik ettiği, 11.08.2007 tarihinde  öldüğü, mirasçıları olarak davanın tarafları olan çocukları ile dava dışı eşi, bir oğlu ve üç kızının  kaldıkları kayden sabittir.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda  yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay  sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. 
    Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince; murisin Almanya"dan emekli olduğu, davalı M.. dışındaki davalıların da Almanya"da çalıştıkları, murisin, içi bitmemiş üzerinde bina bulunan çekişmeli taşınmazı malik T.. Ö."den almak için bağlantıya geçerek, pazarlık sırasında Almanya"da bir çocuğunun olduğunu, bedelini getirdiğinde taşınmazı alabileceğini söylediği, işlemler sırasında  çocukları M... ve İbrahim ile birlikte giderek, satım bedelini dava dışı çocuğu İ.."in ödediği, davalı çocuklarından H..., Y..ve S."ın  yurtdışında bulunmaları, taşınmazın bedelini çocuklarının birlikte ödemeleri  ve taşınmaz üzerindeki yapılacak işlemlerin tek elden takip edilmesi için taşınmazın miras bırakan adına tapuya tescil edildiği, daha sonra taşınmaz üzerine yine davalıların verdikleri ve gönderdikleri paralar ile  5 katlı toplam 12 bağımsız bölümden oluşan bina yapıldığı, tüm bunlara karşılık murisin çekişme konusu yapılan taşınmazdaki 1070/2400 payından 214/2400 payını üzerinde bırakarak davalılara ayrı ayrı 214/2400 pay devrettiği tanıklarca özellikle de taşınmazın önceki maliki olan ve taşınmazı murise satan T..Ö... ile,  tarafların annesi ile kız kardeşi olan ve eldeki davanın kabul edilmesi halinde çıkarı bulunan H..B..ile N..K..tarafından ifade edilmiştir.
    Yukarıda değinilen somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; miras bırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı, davalılara yapılan temlikin, taşınmazın bedelinin davalılar tarafından birlikte ödenmesi ve üzerindeki binanın da yine davalıların parası ile yaptırılması sebebine dayandığı,  yine akitte gösterilen bedel ile gerçek bedel arasında fahiş fark var ise de, bu hususun tek başına muvazaanın kanıtı sayılamayacağı neticeten murisin yapmış olduğu temlikin muvazaa ile illetli olmadığı sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde karar  verilmesi doğru değildir.
    Davalıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  19.01.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    .

    Hemen Ara