Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/8738 Esas 2011/305 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/8738
Karar No: 2011/305
Karar Tarihi: 18.1.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/8738 Esas 2011/305 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, miras bırakan babasının ehliyetsiz olduğu gerekçesiyle kardeşleri tarafından yapılan satış işlemlerini geçersiz sayarak, tapu iptali ve tescil veya tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak, mahkeme kararının eksik tahkikatla kurulduğu ve miras bırakanın hukuki ehliyetinin Adli Tıp Kurumu raporu ile belirlenmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir. Kararda, Medeni Kanun'un 9, 10, 13, 15 ve 409/2 maddelerine atıfta bulunulmuştur. Bu maddeler; kişinin ehliyetinin birçok hak ve yükümlülük doğurması, ayırtım gücü ve erginlik gibi kavramların tanımlanması, akıl hastalığı veya akıl zayıflığının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu raporu gerektiği gibi konuları düzenlemektedir.
1. Hukuk Dairesi         2010/8738 E.  ,  2011/305 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 31/12/2009
    NUMARASI : 2006/67-2009/588

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, miras bırakan babası E... E."nın ehliyetsiz olması nedeniyle vesayet altında bulunduğunu, kardeşleri olan N.ve A."ın miras bırakandan aldıkları vekaletnameleri kullanarak miras bırakanın maliki olduğu 1123 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki A Blok 1, 2, 20, 21, 22 ve 23 nolu bağımsız bölümleri satış suretiyle bir kısım davalılara temlik ettiklerini, yapılan işlemlerin geçersiz olduğunu, sonradan edinen bir kısım davalılarında iyiniyetli olmadıklarını ileri sürerek, tapu iptal ve tescil, olmazsa tazminat isteğinde bulunmuştur.
    Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlar, diğerleri davaya yanıt vermemişlerdir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili ve bir kısım davalılar vekilleri ve davalı A."ın tereke temsilcisi tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.01.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden asil ve vekili Avukat H.. Y.. ile yine temyiz eden davalı S. B..A..vd. vekili Avukat E.. B.., Av.U.. P.. ile temyiz edilen davalılar A.. K.. D.. vd.vekili Av.F. K. geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz edenler vekilleri ile temyiz edilenler vekilleri gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmazsa tazminat isteğine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun “ fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir “ biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç ( yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin ( reşit ) olmayı kabul ederek “ ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. “ hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü “ eylem ve işlev ehliyeti olarak ta tarif edilerek aynı yasanın 13. maddesinde “ yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 11.6.1941 tarih 4/21)
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında bir kimsenin ehliyetinin tesbitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahede kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar H.U.M.K.’nun 286 maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “rey ve mutaalası” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
    Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Somut olaya gelince; davacının, miras bırakanı babası E.. E.."nın ehliyetsiz olması sebebiyle çekişme konusu taşınmazların vekaleten yapılan satış işlemlerinin geçersiz olduğunu ileri sürdüğü, ne varki, mahkemece, miras bırakanın vekaletnamelerin düzenlenme ve temliklerin yapıldığı tarihlerde hukuki ehliyete sahip olup olmadığı hususu, 2659 Sayılı Yasanın 7. ve 16.maddelerinde öngörülen şekilde Adli Tıp Kurumu 4.İhtisas Dairesinden elde edilecek raporla saptanmaksızın neticeye gidildiği anlaşılmaktadır.
    O halde, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde tarafların delilleri eksiksiz toplanmak suretiyle tahkikat yapıldıktan sonra, miras bırakan E..A.."nın vekaletnamelerin düzenlenme ve temlik tarihlerinde hukuki ehliyete haiz olup olmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekirken, eksik tahkikatla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
    Tarafların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekilleri için 825.00.-TL"şer duruşma avukatlık parasının karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, 18.1.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    .

    Hemen Ara