Esas No: 2014/743
Karar No: 2015/423
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/743 Esas 2015/423 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Manavgat 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen ve hakkı olmayan yere tecavüz suçundan sanığın beraatine karar verilen mahkeme hükmü, Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından isabetsizlikten bozulmuştur. Yerel mahkeme ise imar kirliliği suçu ile tecavüz suçu arasındaki farkları belirterek beraat kararında direnmiştir. Dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesinin ardından, Ceza Genel Kurulu kararı ile yerel mahkemenin son uygulamasının direnme kararı değil, yeni hüküm niteliğinde olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 8. Ceza Dairesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- Türk Ceza Kanunu'nun 154/1 maddesi (Hakkı olmayan yere tecavüz suçu)
- Türk Ceza Kanunu'nun 184/1. maddesi (İmar kirliliğine neden olmak suçu)
- Kıyı Kanunu'nun 15. maddesi
"İçtihat Metni"
Tebliğname :2013/286590
Mahkemesi : MANAVGAT 1. Asliye Ceza
Günü : 02.04.2013
Sayısı : 118-180
Hakkı olmayan yere tecavüz suçundan sanık M.. S.."ın beraatine ilişkin, Manavgat 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 17.03.2009 gün ve 142-217 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 13.11.2012 gün ve 12019-33951 sayı ile;
“Sanık hakkında, hazineye ait taşınmaza restaurant, depo, tenis kortu, yeşil alan, şezlong ve gölgelik alanları yapmak suretiyle tecavüz ettiğinden bahisle dava açılmış ise de; dosyada tapu kaydı, ayrıntılı kroki, ada ve parseli gösteren pafta örneği bulunmadığından, tecavüze konu taşınmazın varsa tapu kaydı, pafta örneği getirtilerek gerektiğinde refakete inşaat mühendisi bilirkişi de alınarak yeniden keşif yapılıp taşımazın niteliği, bina vasfında olup olmadığı, yapımı için ruhsat gerekip gerekmediği, imar mevzuatı kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmek suretiyle, sanığın tecavüz ettiği iddia olunan taşınmazın Kıyı Kanununa göre kıyıda veya uygulama imar planı varsa sahil şeridinde kalıp kalmadığı, tecavüze konu binanın belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerde olup olmadığı ve yapım tarihi de araştırılarak sonucuna göre gerekirse Belediye Başkanlığı da duruşmadan haberdar edilerek TCK"nun 184 ve Kıyı Kanunu"nun 15. maddesi uyarınca sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken beraat kararı verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 02.04.2013 gün ve 118-180 sayı ile; "..TCK"nun 154/1. maddesinde düzenlenen hakkı olmayan yere tecavüz suçu ile TCK"nun 184. maddesinde düzenlenen imar kirliliğine neden olmak suçlarının birbirlerinden çok farklı ve ilgisiz bağlantısız suçlar olduğu, şöyle ki, hakkı olmayan yere tecavüz suçu için taşınmazın belediye sınırları dışında olması gerektiği halde, imar kirliliğine neden olmak suçu için taşınmazın belediye sınırı içerisinde veya özel imar rejimine tâbi yerlerden olması gerektiği, imar kirliliğine neden olmak suçu için müştekinin ilgili belediye tüzel kişiliği olduğu halde, hakkı olmayan yere tecavüz suçu için taşınmazın malikinin-zilyedinin müşteki sıfatının bulunduğu, imar kirliliğine neden olmak suçu için 3194 sayılı İmar Kanunu"nda gösterilen şekilde soruşturmanın yürütülmesinin gerektiği, hakkı olmayan yere tecavüz suçunun konusunu bizzat taşınmazın kendisi oluşturduğu halde, imar kirliliğine neden olmak suçunun konusunu yapı ruhsatına tâbi bulunan bina olduğu, iki suç tipi arasında yer alan belki de en önemli farkın ise hakkı olmayan yere tecavüz suçunun konusunu bizzat taşınmazın kendisi mülkiyet hakkı oluşturduğu halde, imar kirliliğine neden olmak suçunda korunan hukuki yararın ise "çevre" olduğu, imar kirliliğine neden olmak suçunda "yapı ruhsatı gerektiren bir bina olup olmadığının" yeni baştan ve ayrıca araştırılacağı, 5271 sayılı CMK"nun 225. maddesinde aynen "Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve fail hakkında verilir. Mahkeme fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalar ile bağlı değildir." şeklinde düzenleme yapıldığı, buna göre, iddianamede gösterilen fiil-fiiller haricinde sanık hakkında yargılama yapılarak hüküm verilmesinin mümkün olmadığı, hakkı olmayan yere tecavüz suçu ile imar kirliliğine neden olmak suçlarının açıklanan farklılıkları dikkate alındığında, sanık hakkında imar kirliliğine neden olmak suçu nedeni ile iddianame metninde usulünce açılmış bir kamu davası bulunduğundan bahsedilmesinin mümkün olmadığı, zira açıklandığı üzere her iki suç tipinin unsurlarının, müştekisinin, hukuki yarar/konusunun ve soruşturma usullerinin farklı olduğu, imar kirliliğine neden olmak suçu nedeni ile ayrı ve bağımsız bir soruşturma yürütülmesi gerektiği, somut olayda, CMK"nun 226. maddesi uyarınca eylemin hukuki nitelendirmesinin değiştiğinden bahsedilemeyeceği, zira bizzat yargılama konusu eylemin kendisinin değiştiği, CMK"nun 225. maddesine göre, sanığın bu iddianame ile TCK"nun 184/1. maddesi uyarınca cezalandırılmasının mümkün olmadığı, 5271 sayılı CMK"da ek iddianame müsessesinin düzenlenmediği, bu nedenle anılan eksikliğin derdest dosya üzerinde giderilemeyeceği, iddianame uyarınca sanık hakkında imar kirliliğine neden olmak suçundan hüküm kurulamayacağı, mahkememizin hakkı olmayan yere tecavüz suçu nedeni ile verilen beraat kararının 25.02.2009 tarih ve 5841 sayılı Yasanın 1. maddesi ile değişik TCK"nun 154/1. maddesine göre doğru olduğu" gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.05.2014 gün ve 286590 sayılı “onama” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkeme hükmünün eksik araştırmaya dayalı olarak verilip verilmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca direnme kararının eylemli uyma sonucu verilmiş yeni hüküm niteliğinde olup olmadığının öncelikle belirlenmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İnceleme konusu dosyada; yerel mahkemece bozmadan sonra düzenlenen tensip zaptında Antalya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü, Manavgat Kadastro Müdürlüğü ve Side Belediye Başkanlığı’na müzekkereler yazılarak bozmanın gereğinin yerine getirilmeye çalışıldığı, akabinde Side Belediye Başkanlığından gönderilen yazı cevabı üzerine ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçelerle karar verildiği anlaşılmakta olup, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğindedir. Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan bu yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün görülmediğinden, hükmün Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Manavgat 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 02.04.2013 gün ve 118-180 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.11.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.