Dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2016/1796 Esas 2016/5864 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/1796
Karar No: 2016/5864
Karar Tarihi: 06.06.2016

Dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2016/1796 Esas 2016/5864 Karar Sayılı İlamı

15. Ceza Dairesi         2016/1796 E.  ,  2016/5864 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Dolandırıcılık
    HÜKÜM : TCK"nın 158/1-f-son, 62, 52/2-4 ve 53 maddeleri uyarınca mahkumiyet

    Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü.
    Sanığın eski hale getirme ve temyiz isteminde bulunduğu anlaşılmakla, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 311. maddesi hükmüne göre eski hale getirme talebi ile birlikte temyiz isteminde bulunulmuş olması halinde bu talebi inceleme merciinin Yargıtay"ın ilgili dairesi olması karşısında, ... Ağır Ceza Mahkemesi"nin temyiz talebinin reddine ilişkin verdiği 22.04.2015 tarihli ek karar ile sonraki işlemlerin hukuki değerden yoksun olduğu; bu kapsamda, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligatın, muhatabın bilinen en son adresine yapılacağı, 6099 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasında ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın bu adrese yapılması gerekeceği belirtilmiş olup, incelemeye konu olayda, sanığın bilinen en son adresinin, 09.12.2014 tarihinde alınan savunmasında bildirdiği “... merkez mahallesi, Nüfus caddesi, ...” adresi olmasına karşın, kararın doğrudan bu adresten farklı olduğu anlaşılan adres kayıt sistemindeki adresine Tebligat Kanunu"nun 21. maddesi uyarınca tebliğ edilmesi karşısında yapılan tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmakla, sanığın eski hale getirme talebinin haklı, temyiz isteminin ise öğrenme üzerine süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
    Sanığın, şikayetçiyi telefonla arayarak kendisini emniyet müdürü olarak tanıttıktan sonra yasa dışı örgütlerin hesabına girdiğini ve hesabından para çekeceklerini, Cumhuriyet savcısının da yanında olduğunu söyleyerek telefonu yanındaki şahsa verdiği, onun da sanığı teyit edecek cümleler sarf ederek şikayetçiye 50.000,00 TL para yatırmasını, çünkü bu parayı çekecek şahısların suçüstü yakalanacağını belirtmesi üzerine şikayetçinin, belirtilen hesaba 30.000,00 TL parayı yatırdığı, sonrasında da şikayetçiye birinci şahsı yakaladıklarını, ikinciyi de yakalamaları gerektiğini, yeniden para yatırması gerektiğini söylediği, bunun nedenle şikayetçinin yeni verilen hesaba 17.000,00 TL daha yatırdığı, dolandırıcılık eyleminin gerçekleştiği süre zarfında sürekli telefonda konuşarak şikayetçinin başkasıyla irtibat kurmasını engellemek maksadıyla hareket edilmesi suretiyle eylemin ustalıkla gerçekleştirildiği, bu şekilde TCK’nın 158/1-f maddesinde yer alan nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    Sanığın bilişim sistemlerini kullanmaması ve bankanın da ödeme aracı olması karşısında; eyleminin, TCK"nın 157/1. maddesinde belirtilen basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde nitelikli dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması,
    Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesine istinaden halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 06.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara