Dolandırıcılık - sahtecilik - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/2517 Esas 2016/5863 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Ceza Dairesi
Esas No: 2014/2517
Karar No: 2016/5863
Karar Tarihi: 06.06.2016

Dolandırıcılık - sahtecilik - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/2517 Esas 2016/5863 Karar Sayılı İlamı

15. Ceza Dairesi         2014/2517 E.  ,  2016/5863 K.
"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ : ... Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, sahtecilik

Nitelikli dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü.
Sanığın sahte kimlikle alınmış çekleri boş olarak tanesini 1.500,00 TL karşılığında sattığını haber alan polis memurlarının müşteri gibi kendisini arayarak esnaf olduklarını söyleyip, boş çek almak istediklerini belirtmeleri üzerine tanesini 1.800,00 liradan verebileceğini beyan ettiği, daha sonra buluştukları sırada .... şubesinde .. Tekstil isimli firma adına açtırılmış hesaptan alınma 2 adet boş ve üzerine aynı şirketin kaşesi vurulmuş çekleri polislere verdiği, alışverişten sonra aracında yapılan aramada, sanığa ait olan çantanın içerisinde .. ve .. Bankası ..şubesine ait toplam 6 adet çekin ele geçirildiği, bunlardan 3 tanesinin imzalı, 3’ünün de imzasız olduğu, yapılan araştırmada, bankalardan sahte belgelerle alınmış gerçek çekleri boş-dolu, imzalı-imzasız olmasına ve üzerinde yazılı miktara göre değişik fiyatlarla piyasada sattığı, gerçek çek olduğu için bunu alan ve kullanan kişilerin başkalarını kandırıp dolandırması, imza-yazı incelemesinden de kurtulmasının daha kolay olduğu, bu şekilde dolandırıcılığa teşebbüs ve sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
Belge; içeriği olan, hak doğurucu, kaldırıcı ve kanıt aracı olan yazıdır. Bir belge üzerinde sahtecilik suçunun işlenebilmesi için o belgenin tümden gerçek dışı düzenlenmesi veya gerçek olarak düzenlenmiş kısımlarının değiştirilmiş olması ve tüm olarak düzenleme veya kısmen değiştirmenin hukuki bir sonuç elde etmeye uygun olması gerekir. Belge, ancak bir hakkın değişmesine, doğumuna veya ortadan kalkmasına neden olabilecek şekil ve içeriğe sahip ise hukuki sonuç doğurur. Bu bakımdan üzerinde keşideci şirket unvanı ve imzası dışında keşide tarihi, yeri, meblağ kısımları boş olan suça konu çeklerin hukuki sonuç doğurmaya elverişli bulunmamaları nedeniyle sahtecilik suçunun yasal unsurlarının oluşmayacağı; yine, dolandırıcılık suçunda unsur olan hilenin, gerçek kişiye yöneltilmesi ve hataya düşülerek onun veya bir başkasının mal varlığı aleyhine, failin kendisine veya başkalarının yararına haksız bir menfaat sağlaması gerekmekte olup; somut olayda sanığın, söz konusu çek yapraklarını herhangi bir mal alışverişi olmadan tedavüle sürmek istediği, bunları almak isteyen kişilerin de 1.500,00 ve 1.800,00 TL gibi meblağlarla alıp, karşılığını ödememek üzere istedikleri miktarları yazarak kullanacakları, dolayısıyla başkalarını kandırmak amacıyla bu çekleri alacak kişilerin iradelerinin fesada uğratıldığından söz edilemeyeceği gibi, polis memurlarının kurguladıkları plan dahilinde sanıktan hukuki sonuç doğurmaya elverişli olmayan belgeleri, bu özelliklerini bilerek almak istemeleri nedeniyle hile unsurunun da gerçekleşmediği; sonuç olarak başkalarını aldatmak üzere piyasaya sürülen ve mağduru belli olmayan eylemden ötürü dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla; atılı suçlardan sanığın beraatı yerine, yazılı şekilde mahkumiyetine hükmolunması,
Kabule göre de;
Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçundan hüküm kurulurken, TCK’nın 158/1-f-son maddesine göre adli para cezasının, aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, elde edilecek haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde temel gün birim sayısı üzerinden belirlenip, artırım ve indirimlerin yapılmasından sonra elde edilen sonuç gün birim sayısının, 20-100 TL arasında tespit edilecek bir gün karşılığı para miktarı ile çarpılması suretiyle tayin edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle para cezasının yanlış hesaplanması,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesine istinaden halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 06.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara