Resmi belgede sahtecilik - iftira - özel belgede sahtecilik - Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/1614 Esas 2015/2301 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/1614
Karar No: 2015/2301
Karar Tarihi: 24.06.2015

Resmi belgede sahtecilik - iftira - özel belgede sahtecilik - Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/1614 Esas 2015/2301 Karar Sayılı İlamı

21. Ceza Dairesi         2015/1614 E.  ,  2015/2301 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, iftira, özel belgede sahtecilik
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Adli sicil kaydına göre tekerrüre esas geçmiş hükümlülüğü bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nun 58. maddesinin uygulanmaması isabetsizliği aleyhe temyiz bulunmadığından bozma sebebi yapılmamış, sanığın sürücü belgesinde sahtecilik ve bu sürücü belgesi ile araç kiralama sözleşmesi düzenlemekten ibaret eylemlerinde kül halinde zincirleme resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kuran mahkemenin takdirinde isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bu yönde bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
    Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
    Ancak;
    1- 5237 sayılı TCK"nun 61. maddesi uyarınca hakim somut olayda; suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suçun konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler. 5237 sayılı TCK"nun “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3/1. maddesi uyarınca suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Bu itibarla; kanunda öngörülen alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirlemek hâkimin takdir ve değerlendirme yetkisi içindedir. Ancak, Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK"nun 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca hükümde bu takdirin denetime olanak sağlayacak biçimde, hak ve nesafet kurallarına uygun, dosya içeriği ile uyumlu yasal ve yeterli gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. Yasa metinlerindeki ifadelerin tekrarı bu metinlerdeki genel nitelikli ölçütler somut olaya ve failine özgülenmediği müddetçe yeterli bir gerekçe değildir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanık hakkında salt "suç kastının yoğunluğu" ndan bahisle yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayini,
    2- 5237 sayılı TCK"nun 268. maddesinde tanımlanan suçun oluşabilmesi için sanığın öncelikle bir suç işleyip kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanmasının gerekeceği cihetle, sanığın alkollü araç kullandığının tespit edilmesi üzerine idari para cezası yaptırımı gerektiren kabahat niteliğinde olan eylemi nedeniyle 04.09.2005 tarihli "Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı" düzenlemesi sırasında sahte belge göstererek kimliği hakkında yalan beyanda bulunmaktan ibaret eyleminin, suç tarihinin 04.09.2005 olduğu da gözetildiğinde, 5237 sayılı TCK"nun 212. maddesi yollaması ile aynı Kanunun 206. maddesinde düzenlenen "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfının tayininde hataya düşülerek, yazılı şekilde "başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" suçundan hüküm kurulması,
    3- 5237 sayılı TCK"nun 53/3. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun sanığın sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden, fıkranın tamamını kapsar biçimde yazılı şekilde karar verilmesi,
    Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca tebliğnamedeki istem gibi BOZULMASINA, 24.06.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara