Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/11737 Esas 2012/15545 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/11737
Karar No: 2012/15545
Karar Tarihi: 20.12.2012

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/11737 Esas 2012/15545 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2012/11737 E.  ,  2012/15545 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : HATAY 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 19/04/2012
    NUMARASI : 2008/300-2012/348

    Yanlar arasında görülen çaplı tazınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi davası sonunda, yerel mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü
    Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Davacı dilekçesinde 416 parsel maliki olduğunu, davalının komşu 415 parsele yaptığı evin güneş enerjisi, ıslak hacim ve pis su borularıyla soba borularının kendisine zarar verdiğini ve ayrıca duvarla ördüğü alana bazı ağaçlar dikmek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinde bulunmuştur.
    Dava Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, dava konusu 3 ağaçın değeri esas alınarak verilen görevsizlik kararı üzerine Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan iki keşif sonucu fiili elatma olmadığı belirlenerek davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
    Ancak yukarıda özetlendiği gibi; davacı ayrıca komşuluk hukukuna dayanarark da kendisine zarar verildiğini ileri sürmüş olmasına karşın bu konuda hiç bir değerlendirme yapılmamış olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir.
    Bilindiği üzere; Çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir.
    O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır.
    Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur.
    Hal böyle olunca; çekişme konusu taşınmaza davalının fiili tecavüzü bulunmamakla birlikte; davacı, komşuluk hukukuna aykırılıkların giderilmesini de istediğinden, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davalı eylemlerinin komşuluk hukukuna aykırılık oluşturacak nitelikte olup olmadığının saptanması elatmanın varlığının belirlenmesi halinde, davacıya bir zarar verip vermediğinin ortaya konulması zararın varlığı halinde hangi önlem ya da önlemlerle giderilebileceğinin saptanması gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
    Kabule göre de; dava reddedildiğine göre; yanlızca maktu red harcı alınması gerekirken davacıya nisbi harç yükletilmiş olması da doğru değildir.
    Davacı vekilinin temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara