Esas No: 2012/6302
Karar No: 2012/15532
Karar Tarihi: 20.12.2012
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/6302 Esas 2012/15532 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADANA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/05/2010
NUMARASI : 2008/573-2010/364
Taraflar arasındaki davadan dolayı Adana 4. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 20.05.2010 gün ve 2008/573 esas 2010/364 karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 28.12.2011 gün ve 10286-13964 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili, davalı Seyhan Belediye Başkanlığı vekilince istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kök parselin ihyası ile hazine adına tescili, mümkün olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkin olup, Seyhan Belediyesi hakkında hüküm kurulmasına yerolmadığına, diğer belediyeler yönünden husumet yokluğundan davanın reddine, eski hale ihya isteğinin kabulü ile taşınmazın ağaçlandırma alanında kaldığı gerekçesi ile sicilden terkinine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairece; Seyhan Belediyesince yapılan 38 nolu imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edilmediği, halen geçerliliğini koruduğu dosya içinde bulunan bilirkişi raporu ve aynı nitelikteki emsal dosyalardan anlaşıldığı, o halde, anılan 38 nolu imar düzenlemesi ile ilgili idari yargıda dava açılarak işlem iptal ettirilmedikçe eldeki davanın dinlenme olanağından söz edilemeyeceği, hal böyle olunca, halen geçerliliğini sürdüren ilk imar uygulamasındaki hak durumu saptanmak suretiyle bir karar verilmesi gerektiği, kabule göre de, ihyasına karar verilen 918 sayılı kök parselin bir kısmı imar planında ağaçlandırma alanında kalsa dahi, imar işleminin idari yargıda iptal edilmesiyle, bu işlemin kapsadığı tüm uygulamaların iptal edilmiş sayılacağı gözetilmeksizin taşınmazın kısmen terkinine karar verilmesi doğru olmadığı gibi; yargılama masraflarının iptale konu idari işlemi yapan ve böylece dava açılmasına sebebiyet veren Belediyeye yüklenmesi gerektiğinin düşünülmemesinin de isabetsiz olduğu hususlarına değinilerek bozulmuş, davacı vekili ile davalı Seyhan Belediye Başkanlığı vekilince karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın ihdasen Hazine adına tescil edildiği ve Seyhan Belediyesince başka bir çok parselle birlikte 38 nolu imar düzenlemesine tabi tutulduğu, bilahare Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından aynı alanda yapılan imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edildiği, dava konusu yerin yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin de davaya dâhil edildiği görülmektedir.
Davacı Hazine vekili, çekişmeli taşınmazın sicil kayıtlarının dayanaksız hale geldiğini ileri sürerek, imar öncesi duruma dönülmesi ve ihdasen oluşan parselin yeniden Hazine adına tescili, mümkün olmaz ise tazminat istekli eldeki davayı açmıştır.
Mahkemece, Seyhan Belediyesi yönünden hüküm kurulmasına yerolmadığına, diğer belediyeler hakkında açılan davanın husumet yokluğundan reddine, sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kayıtların dayanıksız hale geldiği ve sicil kaydının yolsuz tescil durumuna düştüğü gerekçesi ile eski hale ihya isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği) bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ile geçerli bir hukuki sebebin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır.
Hemen belirtmek gerekir ki; imar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK"nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Bu durumda; dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
Diğer taraftan, 3194 sayılı İmar Yasası düzenlemeleri kamu düzenine ilişkin bulunduğundan kazanılmış hak olgusundan bahsedilemiyeceği de tartışmasızdır.
Somut olaya gelince, Seyhan Belediyesince yapılan 38 nolu imar düzenlemesinin çekişme konusu alanla ilgili olarak halen geçerliliğini koruduğu uygulama neticesinde alınan bilirkişi raporu, encümen kararları, idare mahkemesinin Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından yapılan imar düzenlemesinin iptaline ilişkin kesinleşmiş ilamları ve aynı nitelikteki emsal dosyalardan anlaşılmaktadır.
O halde, anılan 38 nolu imar düzenlemesi ile ilgili idari yargıda dava açılarak işlem iptal ettirilmedikçe eldeki davanın dinlenme olanağından söz edilemez.
Hal böyle olunca; mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Kabule göre de; davanın açılmasına davalı Adana Büyükşehir Belediyesi ile Seyhan Belediyesi"nin yapmış oldukları işlemlerin sebep olduğu, çekişme konusu bölümün yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içerisine dahil edilerek Seyhan Belediyesi ile ilgisinin kalmadığı, ancak anılan Belediyenin yapmış olduğu işlemlerden halefiyet ilkesi gereği Çukurova Belediyesi"nin sorumlu olduğu halde, davalı Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Çukurova Belediye Başkanlığı yönünden husumet yokluğundan ret kararı verilmiş olması ve bu belediyeler yararına vekalet ücretinin hüküm altına alınmış olması doğru olmadığı gibi, hakkında hüküm kurulmasına yerolmadığına karar verilen Seyhan Belediyesi yararına avukatlık ücretine karar verilmiş olması da doğru değildir.
Öte yandan yine kabule göre, taşınmazın ihyasına karar verildiği halde Hazine adına tescili yönünde hüküm kurulmamış olması isabetsiz olduğu gibi, ihyasına karar verilen kök parselin imar planında ağaçlandırma alanında kalsa dahi, imar işleminin İdari Yargıda iptal edilmesiyle, bu işlemin kapsadığı tüm uygulamaların iptal edilmiş sayılacağı gözetilmeksizin taşınmazın sicilden terkinine karar verilmiş olması da yerinde değildir.
Anılan bu hususlar davacı vekili ile davalı Seyhan Belediye Başkanlığı vekilinin karar düzeltme isteği sonucu yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, karar düzeltme isteğinin HUMK"nun 440. maddesi gereğince kabulüyle, Dairenin 28.12.2011 tarih, 2011/10286 Esas, 2011/13964 Karar sayılı bozma kararının ortadan kaldırılmasına, yerel mahkemenin 20.05.2010 tarih, 2008/573 Esas, 2010/364 sayılı kararının açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.