Esas No: 2013/27759
Karar No: 2016/5451
Karar Tarihi: 26.05.2016
Nitelikli dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2013/27759 Esas 2016/5451 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanıkların mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanıklar müdafiileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık ... hakkında hükmolunan ceza miktarına nazaran, sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"un 318. maddesi uyarınca reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Sanıklardan..."ın ..."nin temsilcisi diğer sanık ...."ın ise ..."nin temsilcilerinden birisi olduğu, ..."nin iki temsilci ile birlikte temsil edildiği, sanık ..."in bunlardan birisi olduğu, tek başına şirketi borçlandıran işlem yapamadığı gibi tek başına çek keşide etmesinin de mümkün olmadığı, birbirleri ile arkadaş olan sanıkların ekonomik krizden şirketlerinin de etkilendiği ve şirketlerini ayakta tutmaya çalıştıkları, bunun için aralarında bir yöntem buldukları ve birbirlerine değişik meblağ ve tarihlere ait çek keşide ettikleri, bu çekleri bankalara götürüp teminat olarak vererek kredi aldıkları, böylelikle nakit ele geçirip bu parayı kullandıkları, müşteri çeki verdikleri için bankalarında bu teminata güvenerek kredi verdikleri, bu kapsamda sanık ..."un müşteki bankadan kredi alabilmek için sanık ..."den 7 adet çeki aldığı, sanık ..."in bunları tek imza ile imzalayarak verdiği, bu çeklerle sanık..."un müşteki bankadan kredi çektiği, kredi bedelini ödememesi üzerine müşteki bankanın harekete geçerek bu çekleri icra takibine koyduğu gibi karşılıksız çek suçundan da suç duyurusunda bulunduğu, bu süreçte sanık .."in şirketinin iki imza ile temsil edileceğini söylediği gibi, çeklerin kendi rızası dışında elinden çıktığını, çeklerdeki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını belirterek çek bedellerini ödemekten kaçındığı, bu şekilde sanıkların atılı suçu işlediklerinin iddia edildiği olayda,
Sanık ..."ın aşamalarda değişmeyen ifadesinde, suça konu çeklerde bulunan keşideci imzalarının kendisine ait olmadığını belirterek atılı suçlamayı kabul etmemesi, 15.10.2011 ve 28.10.2010 tarihli bilirkişi raporlarında sözkonusu çeklerde bulunan keşideci imzalarının sanık ..."e ait olduğunun belirtilmesine karşın 30.3.2011 tarihli bilirkişi raporunda çeklerde bulunan keşideci imzalarının sanık ..."in eli ürünü olup olmadığı hususunda sonuca varmanın mümkün olmadığının belirtilmesi, diğer sanık ...."ın ifadesinde, almış oldukları kredi nedeniyle müşteki bankaya verdikleri bir takım teminatların para çevrilerek tahsil edildiğini söylemesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, sözkonusu 7 adet çekte bulunan keşideci imzalarının sanık ..."in eli ürünü olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden rapor alınması, suça konu çekler nedeniyle kredi verilip verilmediği, verilmiş ise hangi tarihte ve hangi çek için ne kadar kredi verildiğinin katılan bankadan sorularak buna ilişkin belgelerin onaylı suretlerinin dosya içini konulması, katılan bankadan alınan kredi için suça konu çeklerden başka yeterli teminat verilip verilmediğinin tespit edilmesi, sözkonusu çeklerin keşide edilip katılan bankaya hangi tarihte verildiği ve bu tarihlerde sanık ..."in keşideci olarak görünen ... münferiden mi yoksa müştereken mi temsile yekili olduğunun belirlenmesi, şirket ortağı ..."nin suça konu çeklerin krediye teminat olarak verilip verilmediğinden haberder olup olmadığının tespit edilmesi ve sanık ..."le şirket ortağı ...."nin sözkonusu çekler nedeniyle yapılan icra takibi sırasında borca ve imzalara itiraz edip etmediğinin ilgili icra dosyalarından incelenerek tespit edilmesinden sonra toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve tamkdirinin gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca hükümlerin isteme uygun olarak BOZULMASINA, 26.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.