Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/15578 Esas 2012/15502 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/15578
Karar No: 2012/15502
Karar Tarihi: 20.12.2012

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/15578 Esas 2012/15502 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, bir taşınmazın imar işleminin iptali sebebiyle kadastral mülkiyet durumunun ihyası istemiyle dava açmıştır. Mahkeme, imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edilmesi sebebiyle davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak tapu kaydının yolsuz tescil durumuna geldiği ve kaydın iptal edilmesi gerektiği belirtilerek, kadastral parselin hukuki durumunun ihyası gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 775 sayılı Yasanın 3/2. maddesinde öngörülen Belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerektiği belirtilmiştir. Kararda geçen kanun maddeleri: Türk Medeni Kanunu'nun 1025. maddesi, 775 sayılı Yasa'nın 3/2. maddesi ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi.
1. Hukuk Dairesi         2012/15578 E.  ,  2012/15502 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ADANA 4. SULH HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 31/05/2012
    NUMARASI : 2011/340-2012/778

    Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece  davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı Y... B... Ve davalı idareler vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
      Dava, imar işleminin iptali sebebiyle kadastral mülkiyet durumunun ihyası isteğine ilişkindir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın bulunduğu alanda Seyhan Belediyesinin  37 nolu imar düzenlemesi yaptığı,  daha sonra aynı bölgede  Adana Büyükşehir Belediyesi"nin imar uygulaması gerçekleştirdiği, her iki imar düzenlemesinin  idari yargı yerinde iptal edilerek, idari yargı kararlarının kesinleştiği, dava konusu yerin yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kalması nedeniyle anılan Belediyenin de davada taraf gösterildiği anlaşılmaktadır.
    Davacı; çekişmeli yerin öncesinde kadastro harici, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yer iken Hazine adına sicil kaydı oluşturulmadan  ihdasen Adana Büyükşehir Belediyesi adına tescil edildiğini, sonraki imar uygulaması ile de anılan parselin tamamının kamuda kullanılmak üzere terkin edildiğini, dayanak imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiğini ve böylece sicil kaydının TMK"nun 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna  düştüğünü ileri sürerek bu kısmın tapusunun iptali ile Hazine adına tescili istekli eldeki davayı açmıştır.
    Mahkemece, sicil kayıtlarının illetini teşkil eden imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, imar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın ise iptalinin gerekeceği ve kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
    Öte yandan; çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Yasanın 3/2. maddesinde öngörülen Belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet yasa gereğince Belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, Hazine"nin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek Hazinenin davasının reddine karar verilmesi gerekeceği sabittir.
    Diğer taraftan; 775 sayılı Yasanın 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Yasa ile iptal edilmiş ise de; iptal kararının bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerekeceği açıktır.
    Somut olaya gelince; mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulamanın hüküm kurmaya elverişli olduğunu söylebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, mahallinde yapılan uygulama neticesinede teknik bilirkişilerin çekişme konusu 1456 no"lu parselin kadastro paftasına göre dağlık ve çalılıktan ihdas edildiği bildirildiği halde, tescil bildiriminde (beyannamede) 751 parselin terkinden ihdas edildiğinin belirtildiği, ne var ki, bu hususlardaki çelişkinin giderilmediği, öte yandan; çekişme konusu taşınmazın imar uygulamalarından önceki vasfı, kadastro harici bırakılan bir yer olup olmadığı ve Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmadığı, ayrıca Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmadığı görülmektedir. 
    Hal böyle olunca; öncelikle 1456 (3007) nolu parselin tapu kaydı ile ilk tesisinden itibaren geldi tapu kayıtlarının evrak arasına alınması, ondan sonra yukarıda değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bu konuda gösterdikleri tüm delillerin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanarak  varılacak sonuç çerçevesinde  bir karar verilmesi gerekirken,  eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalı Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile davalı Y.B."un temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.


     

    Hemen Ara