Esas No: 2012/13479
Karar No: 2012/15474
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/13479 Esas 2012/15474 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2011
NUMARASI : 2009/505-2011/372
Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 4.Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 28.06.2011 gün ve 2009/505 esas 2011/372 karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 7.5.2012 gün ve 14843-5155 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
Asıl ve birleşen dava, miktar fazlalığının hazine adına tescili isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 629 ada 231 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, 1.740.m2.lik taşınmazda pay ve paydanın eşit olmadığı,taşınmazın beyanlar hanesinde “ 3.459 m2.lik fazlalık 21.01.1960 tarih, 78 sayılı yazı ile Defterdarlık Toprak İskan Müdürlüğüne bildirilmiştir” şerhinin yeraldığı anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, davalılardan A... B...’ın miktar fazlalılığına ilişkin şerhin terkini isteği ile açtığı davanın İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.03.2008 tarih, 2007/45 esas, 2008/95 karar sayılı ilamı ile reddine karar verilerek anılan kararın derecattan geçerek kesinleştiği görülmektedir.
Bu durumda, dava konusu taşınmazdaki miktar fazlalığından dolayı hazine paydaş kılınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olması kural olarak doğrudur.
Ancak, taşınmazın 1957 yılında tapu kaydı esas alınarak karastroca tespit edildiği ve 8.054 m2 olarak 629 ada 82 parsel numarası ile tescil olunduğu ve tapu kaydına 3.459 m2.lik miktar fazlası şerhinin yazıldığı, taşınmazın kamulaştırmalar sonucu ifraz görerek dava konusu 629 ada 231 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tescil edildiği ve miktar fazlasına ilişkin şerhin beyanlar hanesine taşındığı kayden sabittir.
Mahkemece, her ne kadar alınan bilirkişi raporu doğrultusunda hazinenin miktar fazlasına isabet eden ve belirlenen pay üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, pay ve payda arasında eşitsizliğin nedeni belirlenmeden, hatalı pay üzerinden sonuca gidilmesinin dolu pafta sistemi ve sicillerin doğru tutulması ilkesi karşısında doğru olduğu söylenemez.
O halde, mahkemece, çekişme konusu taşınmazın ilk tesisinden itibaren tüm tedavüllerinin eksiksiz merciinden temini ile, yeniden dosya üzerinden uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak pay ve paydanın neden eşit olmadığının açıklığa kavuşturulması,doğru pay durumunun belirlenmesi ile davacı hazinenin doğru pay üzerinden paydaş kılınması gerekeceği kuşkusuzdur.
Kabule göre de, davalı M... T...’ın dava tarihinden önce 07.06.2009 tarihinde öldüğü, mirasçıları N... T... İle Ü... T... aleyhine dava açılarak her iki davanın 15.04.2010 tarihinde birleştirilmesine karar verildiği halde, mahkemece, Türk Medeni Kanununun 28. maddesi uyarınca ölümle şahsiyet son bulacağı dikkate alınmadan ölü kişi M... T... adına tescil kararı verilmesi de doğru değildir.
Değinilen hususlar karar düzeltme istemi üzerine bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından davacı hazinenin karar düzeltme isteğinin 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kabulüne, Dairenin 07.05.2012 tarih, 14843-5155 esas-karar sayılı Onama kararının ortadan kaldırılmasına, yerel mahkemenin 28.06.2011 tarih, 505-372 esas-karar sayılı kararın açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi aracılığıyla) 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin hacrın temyiz edene geri verilmesine, 20.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.