Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/11585 Esas 2012/15397 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/11585
Karar No: 2012/15397
Karar Tarihi: 19.12.2012

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/11585 Esas 2012/15397 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2012/11585 E.  ,  2012/15397 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİL

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, kayden maliki olduğu 3067 ada 9 sayılı parselde bulunan 7 no"lu bağımsız bölümde davalının haksız biçimde oturduğunu ileri sürerek, el atmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin ise reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı ve davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

    -KARAR-

    Dava, çaplı taşınmazdaki bağımsız bölüme el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, el atmanın önlenmesi isteğinin kabulüne;ecrimisil isteğinin ise reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 7 no"lu bağımsız bölümün, dava dışı kişiye ait iken; 21.11.2007 tarihinde satış suretiyle davacı adına kayıtlandığı sabittir.
    Davacı dava dilekçesinde; davalının haklı ve geçerli bir neden bulunmaksızın taşınmazını kullandığını ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalı ise savunmasında, 22.11.2007 tarihli, “özel anlaşma” başlığını taşıyan belgeye dayanarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Gerçekten de, 22.11.2007 tarihli belgede, davacı ..."in çektiği konut kredisinin davalı ... tarafından ödenmesi halinde çekişme konusu bağımsız bölümün mülkiyetinin davalıya devrinin kararlaştırıldığı görülmektedir.
    Hemen belirtmek gerekir ki, Türk Medeni Kanunu’nun 683. maddesinde düzenlendiği üzere; Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.
    Somut olayda; davacı TMK"nun 683. maddesinden kaynaklanan tapuya dayalı mülkiyet hakkına dayanmaktadır. Davalı 22.11.2007 tarihli "Özel Anlaşma" başlıklı belge gereğince taşınmazı bedelsiz kullandığını ileri sürmüş ise de belge içeriği ve dava niteliğine göre davada değerlendirmeye alınamayacağı gibi davalı, yargılama sırasında dava konusu taşınmazı tahliye ettiğini bildirmesine rağmen; icra edilen keşif , 22.09.2011 tarihli belge tüm dosya kapsamı ile davalının boşalttığı çekişmeli bağımsız bölümün, halen davalının bilgisi ve rızası dahilinde dava dışı Kemal Demir isimli şahıs tarafından kullanıldığı, bu itibarla, davalının taşınmazdaki tasarruf ve müdahalesinin devam ettiği sabittir. Ohalde,davacının mülkiyet hakkına üstünlük tanınmak suretiyle el atmanın önlenmesi isteğinin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalının tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
    Davacının temyiz itirazlarına gelince; davalının çekişme konusu taşınmazdaki dava tarihinden önceki kullanımının davacının onayıyla gerçekleştiği dava açılmakla anılan onayın geri alındığı, dava tarihinden sonra davalının bilgi ve onayı dahilinde üçüncü kişinin kullanımının ise ayrı bir davanın konusunu oluşturacağından ecrimisile ilişkin isteğin reddine karar verilmesi doğrudur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazı yerinde değildir. Reddine.
    Davacının öteki temyiz itirazına gelince; dava, el atmanın önlenmesi isteğine ilişkin olarak 10.000,00.-TL değer gösterilerek açılmış;ancak, yargılama aşamasında, 180.000.-TL değer üzerinden 2.673,00.-TL tamamlama harcı yatırılmıştır. O halde, davacı taraf yararına keşfen belirlenen ve harcı tamamlanan 190.000,00.-TL değer üzerinden vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile dava dilekçesinde belirtilen değer esas alınarak vekalet ücretine hükmedilmiş olması isabetsizdir. Davacının, değinilen yönden temyiz itirazı yerindedir.
    Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından, yerel mahkeme kararının hüküm fıkrasının 7. paragrafındaki ""Davacı kendisini vekili ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 1.200,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, " ibaresinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine "Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 15.850,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine," ibaresinin yazılmasına, hükmün bu şekliyle düzeltilmesine, 6100 sayılı H.M.K."nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nın 436/2. (6100 sayılı HMK"nun 370/2. md.) maddesi uyarınca kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.













    Hemen Ara