Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.12.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Şükrü Çeşme ile temyiz edilenler vekili Avukat Ş... İ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, hükmüne uyulan bozma ilamı üzerine mahkemece, toplanan ve değerlendirilen deliller neticesinde, miras bırakanın aracı kullanmak suretiyle yapmış olduğu temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu benimsenerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, tarafların miras bırakanı H...’nin davalı G...aleyhine Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde, “1981 ve 1982 yıllarında büyük bir ticari borç altına girdiği ve aleyhinde icra takipleri yapılarak mallarının haczedilmeye başlandığından bu sıkıntılı dönemi en az zararla atlatmak amacıyla dava konusu 13 parça taşınmazını yakın tanıdığı olan M... P...’e satış suretiyle temlik ettiği, 3 yıl kadar sonra adı geçenin taşınmazları geri vermek istemesi ve bu sırada Türkiye’de bulunan kızı G...’ün yardım amacıyla “taşınmazları benim üzerime geçirtelim, durumun düzeldikten sonra ben tapuları iade ederim” şeklindeki beyanı üzerine taşınmazların davalıya devredildiği, ancak yapılan temliklerin gerçek satış olmadığı” iddialarıyla açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ve bu karar 28.06.2000 tarihinde kesinleşmiştir.
Öyle ise, anılan davanın reddine dair verilen karar kesinleşmiş olduğundan, çekişmeli taşınmazların ara malike temlikinin, “satış” olduğu şeklinde değerlendirilmesi gerekir.
Bu durum karşısında da, ara malikin Türk Medeni Kanununun 683. maddesi hükmü uyarınca taşınmazlar üzerinde dilediği gibi tasarruf etme yetkisine dayanarak, çekişmeli taşınmazları davalıya temlik etmesine yasal bir engel bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, toplanan tüm deliller, miras bırakanın mirasçılarından mal kaçırmasını gerektiren bir hususun varlığını ortaya koymamaktadır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenlerden alınmasına, 18.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.