Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.12.2012 Salı günü saat 9.45 da daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 943 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, tarafların kardeş oldukları, taşınmaz üzerinde asma katlı bodrum kat+zemin kat+2 normal katlı kabası tamamlanmış bina bulunduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; davacının da kabulünde olduğu üzere, davalının, binanın üst katına vaki müdahalesine dava açılmadan önce son verdiğine göre, bu bölüme ilişkin olarak açılan elatmanın önlenmesi davasının reddine karar verilmesi gerekirken, anılan husus gözetilmeksizin neticeye gidilmiş olmasında isabet yoktur.
Öte yandan; davacı vekili temyiz dilekçesinde, davalının, karar tarihinden sonra binanın asma katlı bodrum katın anahtarını davacıya teslim ettiği yönünde beyanda bulunarak, bu yönde taraf vekilleri ile davacı tarafından düzenlenen “anahtar teslim tutanağı”nı da temyiz dilekçesine eklemiş olmakla; davalının haksız eylem niteliğindeki elatma olgusuna yargılama sırasında son verdiği kabul edilmelidir. O halde, anılan bölüm yönünden konusuz kalan elatmanın önlenmesi davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Diğer taraftan; çekişmeli asma katlı bodrum kat bakımından, davacının davalıya yönelik 18.02.2010 tarihinde keşide ettiği ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihine kadar, davalının uzun süredir süregelen kullanımının muvafakata dayalı olduğu dosya kapsamıyla sabittir. Öyleyse, anılan ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihi olan 19.02.2010 tarihinden dava tarihine kadar olan dönem itibariyle belirlenecek ecrimisilin hüküm altına alınması; yine dava konusu üst kat yönünden ise, elatma olgusunun başlangıç ve sonlandırılması tarihleri arasındaki süre gözetilerek tespit edilecek haksız işgal tazminatı olan ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı biçimde karar verilmiş olması da isabetsizdir.
Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.