Esas No: 2014/345
Karar No: 2016/5307
Karar Tarihi: 24.05.2016
Dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/345 Esas 2016/5307 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Katılan ...."nın satış elemanı olarak serbest çalıştığı, sanığın ise annesi adına olan ..... isimli işyerini işlettiği, katılanın zaman zaman sanıktan alışveriş yaptığı, sanıktan almış olduğu rakı, şarap benzeri ürünleri serbest olarak bayilere sattığı, 28/12/2009 tarihinde sanık .."ın katılanı telefon ile arayarak %5 iskonto ile alkollü içki olduğunu söyleyip, alıp almayacağını sorduğu, katılanın alacağını söyleyerek sanık ..."a ait tekel bayine gittiği, sanığın yeni rakı bayisinin dağıtım işlerine bakan ..."nin dağıtım disbiratörü ...."a telefon açtığı, tanık ... gelmeden önce katılanın sanığa alacağı mal karşılığı olan 15.000 TL"yi verdiği, ...."ın geldiği ve katılanın alacağı için aracılık yapan .... adına tahsilat makbuzu kestiği, ayrıca 20 koli 20"lik, 18 koli 35"lik, 18 koli de 70"lik rakı faturası keserek, malları Işıkkentteki Karacasulu rakı deposundan alması için katılana verdiği, katılanın Işıkkentteki depoya gittiği, bu sırada sanığın depo sorumlusu ...."ya telefon açarak mal almak istemediğini, işyerini kapatacağını söyleyip teminatlarını geri istediği, bu nedenle depoda katılana mal vermedikleri, sanığın bu şekilde hileli hareketlerle aldattığı katılandan haksız menfaat temin ettiği anlaşılmakla; eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturduğunu takdir eden mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık müdafiinin, atılı suçun unsurlarının oluşmadığına ve beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
TCK"nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun“ sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususta, aynı kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hüküm fıkrasında yer alan; 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkarılıp yerine, “TCK"nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 24/05/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.