Esas No: 2013/32369
Karar No: 2016/5140
Karar Tarihi: 18.05.2016
Nitelikli dolandırıcılık - resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2013/32369 Esas 2016/5140 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : TCK’nın 158/1-f, 62/1, 52/1, 53/1, 204/1, 62/1, 53/1 maddeleri gereğince mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanığın mahkûmiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın ... Gıda İnş. San. Ve Tic. Ltd. şirketine ait çeki ele geçirip sahte olarak tanzim ettiği çeki katılandan aldığı PVC aksesuar malzemesi karşılığı olarak ciro etmek suretiyle menfaat temin ettiğinin iddia edildiği olayda;
Sanığın, yeğeni olan ...’nun ortağı ve yetkilisi olduğu ... Gıda İnş. San. ve Tic. Ltd. şirketinde çalıştığını, ...’nun vekalet verdiğini, şirket adına söz konusu çeki tanzim ettiğini ve şirketin diğer ortağı ...’na imzalatarak arkasına ciro imzasını atıp katılan ...’a verdiğini savunması, katılan ...’ın sanığın kendisinden mal istediği malları belirtilen adrese gönderdiğini, sonrasında sanığın ortağı olduğunu söylediği ... isimli şirkete giderek suça konu çeki sanıktan aldığını, çekin ödenmemesi üzerine karşılıksız çek suçundan şikayetçi olduğunu ifade etmesi, ...’nun soruşturma aşamasında alınan beyanlarında şirketi sanığın kurduğunu ve şirketin kayıtlarında ortak ve yetkili olarak kendisinin gözüktüğünü, ancak bütün işleri sanığın idare ettiğini, sanığa vekalet vermediğini beyan etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından sanığın adı geçen şirket adına başkaca çek keşide edip etmediği ve söz konusu çeklerin ödenip ödenmediğinin araştırılması, soruşturma aşamasında şüpheli sıfatıyla dinlenilen ...’nun ve şirketin diğer ortağı olan ... ’ın tanık sıfatıyla beyanı alınarak sanığın şirketi fiilen idare edip etmediği, vekaletname verilip verilmediğini, çek keşide etmesi hususunda rızalarının bulunup bulunmadığı hususunda beyanlarının alınması, önceden doğan borç için sonradan yapılan hileli hareketin dolandırıcılık suçunu oluşturmayacağı nazara alınarak suça konu malların ne zaman teslim edildiğinin tespitine ilişkin fatura ve irsaliye ve benzeri belgelerin getirtilerek, çekin malların tesliminden sonra alınıp alınmadığı açıklığa kavuşturularak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
1-Sabıkası bulunmayan sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen hükümde “sanığın aynı zamanda dolandırıcılık suçunu da işlemiş olduğu” yönündeki yasal olmayan gerekçeyle TCK’nın 51 ve CMK’nın 231. maddesinin uygulanmaması,
2-TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “ velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 18/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.