Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davalı Seyhan ve Çukurova Belediyeleri yönünden husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine, davacının iddiasının sabit olduğu gerekçesi ile tapu iptal ve ihya isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ile davalı Adana Büykşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, tapu iptal ve eski hale ihya sureti ile Hazine adına tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, Çukurova Belediyesi ile Seyhan Belediyesi hakkında husumet yokluğundan davanın reddine, çekişme konusu taşınmaza dayanak imar uygulamalarının idari yargıda iptal edildiği gerekçesi ile tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın bulunduğu alanda Seyhan Belediyesinin 37 nolu imar düzenlemesi yaptığı, daha sonra aynı bölgede Adana Büyükşehir Belediyesi"nin imar uygulaması gerçekleştirdiği, her iki imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edilerek, idari yargı kararlarının kesinleştiği, dava konusu yerin yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin de davaya dâhil edildiği görülmektedir.
Davacı vekili; devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan çekişme konusu 437,52 m2"lik bölümün Hazine adına sicil kaydı oluşturulmadan 24165 m2"lik 1381 nolu parsel numarası içinde ihdasen Adana Büyükşehir Belediyesi adına tescil edildiğini, sonraki imar uygulaması ile de anılan parselin tamamının kamuda kullanılmak üzere terkin edilerek çekişme konusu yapılan bölümün 5524 ada 6 nolu imar parseli olarak tescil edildiğini, dayanak imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek, 437,52 m2"lik kısmın düzenleme öncesi kadastral ve kök parsele geri dönüşümünü teminen tapularının iptali ile Hazine adına tescili istekli eldeki davayı açmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki, imar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın ise iptalinin gerekeceği ve kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Öte yandan; çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 Sayılı Yasanın 3/2. maddesinde öngörülen Belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, şayet yasa gereğince Belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, Hazine"nin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek Hazinenin davasının reddine karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
Diğer taraftan; 775 sayılı yasanın 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı yasa ile iptal edilmiş ise de; iptal kararının bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunacağı açıktır.
Somut olaya gelince; mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulamanın hüküm kurmaya elverişli olduğunu söylebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki; mahallinde yapılan uygulama neticesinde teknik bilirkişinin çekişme konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğu halde tescil edilmeden üzerine imar uygulaması yapılan alanlardan olduğunu bildirdiği, ancak bilirkişinin bu konudaki görüşünü sadece dosya arasına sunulan Tapu ve Kadastro Müfettişi İ... S... tarafından düzenlenen 21.02.2008 tarihli rapora dayandırdığı, buna karşılık evrak arasına alınan tescil bildirim beyannamesinde 24164,51 m2 olan 1381 nolu parselin, 704 nolu parselin yola terkininden meydana geldiğinin belirtildiği, ne var ki bu hususlardaki çelişkinin giderilmediği, özellikle dava konusu yapılan 437,52 m2"lik bölümün imar uygulamasından önceki vasfı ile Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmadığı, öte yandan, çekişme konusu yerin Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmadığı görülmektedir.
Hal böyle olunca; öncelikle 1381 nolu parselin tapu kaydı ile ilk tesisinden itibaren geldi tapu kayıtlarının evrak arasına alınması, ondan sonra yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bu konuda gösterdikleri tüm delillerin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı vekili ile davalı Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün(6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.