Nitelikli dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2013/32899 Esas 2016/5091 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Ceza Dairesi
Esas No: 2013/32899
Karar No: 2016/5091
Karar Tarihi: 18.05.2016

Nitelikli dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2013/32899 Esas 2016/5091 Karar Sayılı İlamı

15. Ceza Dairesi         2013/32899 E.  ,  2016/5091 K.
"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ : Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi

SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık


Nitelikli dolandırıcılık suçundan suça sürüklenen çocuğun mahkumiyetine ilişkin hüküm suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suça sürüklenen çocuğun .... isimli internet sitesinde “....” kullanıcı adlı ile hesap açarak cep telefonunu satmak için ilan verdiği, katılanın ilanda gördüğü numarayı arayarak 225 TL"yi suça sürüklenen çocuğun istediği hesaba yatırdığı ancak suça sürüklenen çocuğun telefonu katılana göndermediği, bu suretle suça sürüklenen çocuğun nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia ediliği olayda; dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuğun mahkumiyetine yönelik kabulde isabetsizlik görülmemiş olup, mahkemenin 5237 sayılı TCK"nın 158/1-fson maddesi gereğince adli para cezasını usul ve kanuna uygun olarak belirlemesi karşısında, tebliğnamedeki eleştiriye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; suça sürüklenen çocuk müdafinin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 18/05/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.




Karşı oy;

Sayın çoğunluk ile aramızda oluşan uyuşmazlık suça sürüklenen çocuğun eyleminin bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu mu, yoksa basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu mu oluşturduğu noktasında toplanmaktadır.
Suça sürüklenen çocuğun“sahibinden.com” isimli internet sitesinde cep telefonu satış ilanını verdiği, bu ilanı gören katılanın ilanda belirtilen telefonu arayarak suça sürüklenen çocukla irtibata geçtiği ve 225 TL. üzerinde anlaştığı, bu bedeli göndermesine rağmen suça sürüklenen çocuğun telefonu katılana göndermediği olayda suçun sübutu konusunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Konunun daha iyi anlaşılması bakımından TCK.nun 158/1-f ve g madde ve bentlerinde yer alan “basın ve yayın yolu” ile “bilişim sistemi”nin kanunda yerini bulan tanımlarının açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
Tanımlar başlıklı TCK.nun 6/1-g maddesinde basın ve yayın yolu deyiminden her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim araçlarıyla yapılan yayınların anlaşılacağı belirtilmektedir.
Doktrinde TCK.nun 6. maddesinde tanımı yapılan basın ve yayının kapsam itibariyle 5187 Sayılı Basın Kanununun uygulama alanını da aşar şekilde geniş olduğu ve bu tanımın içine kitle iletişim aracı olarak internetin de girdiği belirtilmiştir. (Yaşar- Gökcan- Artuç,Yorumlu Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 2010, Cilt 1., s. 116. )
Yargıtay uygulamalarında da internetten gönderilen ileti veya bilgilerin çoğul kişilerin öğrenmesine, yani kitlelerin ulaşımına imkan sağlanması halinde eylemin basın ve yayın yoluyla işlendiği kabul edilmiştir. (Yargıtay 12.CD.nin 31.03.2014 gün 2013/15248 E., 2014/7892 K.,14.CD.nin 14.12.2012 gün ve ve 2011/5081 E., 2012/13057 K.,18. CD.nin 01.10.2015 gün 2015/24205 E., 6363 K. sayılı ilamları)
Gerek doktrin, gerekse Yargıtay uygulamalarında çoğul kişilere ulaşımda kullanılan internetin basın ve yayın aracı olduğu konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır.
Bilişim sisteminden ne anlaşılması gerektiğine dair TCK"nun 6. maddesinde bir açıklama bulunmamakla birlikte, TCK"nun 243. madde gerekçesinde bilişim sistemi; “verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tabi tutma olanağını veren manyetik sistem” olarak tanımlanmıştır.
Bu açıklamalardan sonra TCK.nun 158/1-f madde ve bendinde yer alan “araç olarak kullanma”,aynı maddenin g bendinde yer alan “kolaylıktan yararlanma” ibarelerinden ne anlaşılması gerektiği üzerinde durulması ve bu konunun da açıklığa kavuşturulması gereklidir.
Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılmasından maksat, verileri otomatik olarak işleme tabi tutan manyetik sistemlerden araç olarak yararlanmak suretiyle kişi veya kişilerin aldatılması ve bu yolla haksız bir kazanç sağlanmasıdır.(Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 2013, s. 642)
Yani bu halde bilişim sistemi hile unsurunun icrasında araç olarak kullanılmalıdır. Bilişim sistemi suçta araç olarak kullanıldığında faille mağdur arasında doğrudan bir irtibat sağlanmamakta, çoğunlukla mağdur faili görmeden, onu tanımadan ve onunla ikili iletişime girmeden sadece bilişim sisteminden yapılan hileli hareketlerle kandırılmaktadır. Bir bankaya ait internet sitesinin benzerini oluşturup, bu site aracılığı ile mağdurun şifre veya kişisel bilgilerinin ele geçirilmesinden sonra kullanılması ya da şifresi kırılmış mail hesaplarından bu hesap sahibinin dostu olan mağdura mail göndererek, haksız yarar sağlanması gibi eylemler buna örnek olarak gösterilebilir.
TCK.nun 158/1-g madde ve bendinin uygulanabilmesi için hileli hareketlerin bizzat basın ve yayın araçlarının kullanılması suretiyle gerçekleştirilmesi şart değildir. Basın ve yayın araçlarının hilenin desteklenmesinde kullanılması halinde de bu bent uygulanacaktır. Basın ve yayın araçlarıyla failler aynı anda farklı yerlerdeki mağdurlara ulaşabilmekte ve bu araçların kitlelere ulaşımda sağladıkları kolaylıktan yararlanarak dolandırıcılık eylemlerini gerçekleştirmektedirler.Ancak bu tür suçlarda mağdurla fail arasında irtibat sağlanmakta ve fail mağdurla iletişime geçerek mağdurun iradesini sakatlayan hileli hareketleri bu iletişim sırasında gerçekleştirmektedir. Basın ve yayın araçlarıyla yapılan ilanlardaki hile başlıbaşına mağdurun iradesini etkilememekte ve bu haliyle fail başkaca hileli harekette bulunmaksızın haksız menfaat elde edememektedir.
Kanun koyucu bilinçli bir tercihle söz konusu maddenin f bendinde “araç olarak kullanma”, g bendinde ise “kolaylıktan yararlanma” ibarelerini kullanmasına rağmen, uygulamada bu ayrıma dikkat edilmediği görülmektedir.
CGK.nun 02.04.2013 gün ve 2012/1293 E ve 2013/111 K. sayılı kararında bilişim sistemlerinin aynı anda birçok kişiye ulaşmadaki çabukluk ve sağladığı kolaylık nedeniyle dolandırıcılık suçunda araç olarak kullanıldığı kabul edilmiştir. Burada “araç olarak kullanma” ve “kolaylıktan yararlanma” kavramlarının karıştırıldığı, bu nedenle yanılgılı bir uygulama içine girildiği görülmektedir.
Somut olayda cep telefonunun internet üzerinden satış ilanını veren suça sürüklenen çocuk, bu amaçla kendisini arayan katılan ile pazarlık yapıp telefonun satış fiyatı üzerinde anlaşmış ve katılana telefon bedelini göndermesini istemiş; bu şekilde ikna olan katılandan pazarlık konusu 820.000 TL.yi alarak kendisine haksız menfaat sağlamıştır. Burada hileli hareketler doğrudan doğruya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle gerçekleşmemiş; internetten verilen satış ilanı tek başına katılanın telefon parasını gönderme iradesini etkilememiştir. Suça sürüklenen çocuğun cep telefonunun resimlerini koyup fiyatını da cazip gösterir bir şekilde internetten satılık ilanı vermesi ve bu şekilde katılana ulaşması;ayrıca ilandaki resimleri gören ve fiyatı cazip bulan katılanı etkilemesi eylemleri başlıbaşına sonuca götürmeye elverişli hareketler değildir. Katılanın iradesini etkileyen hareket, suça sürüklenen çocuğun telefon görüşmesinde telefonun pazarlığını yapıp fiyatı üzerinde anlaşması şeklinde gerçekleşen eylemleridir. Pazarlık sonucu telefonu aldığına inanan katılan 225 TL. satış bedelini suça sürüklenen çocuğa göndermiş olup haksız menfaat bu şekilde temin edilmiştir.
Sonuç olarak somut olayda basın ve yayın araçlarından biri olan irternetten verilen satış ilanının aynı anda birçok kişiye ulaşmadaki çabukluk ve sağladığı kolaylık, ilanda telefon resminin bulunması, fiyatının cazip gösterilmesi gibi kısmi hileli hareketlerle, sonrasında gerçekleşen iradeyi etkileyici ve sonuca götürücü hileli hareketler desteklenmiştir.
Bu nedenle suça sürüklenen çocuk M.. D.."nin eyleminin TCK.nun 158/1-g maddesi kapsamında kaldığı ve mahkeme kararının bu gerekçeyle bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun hükmün onanmasına ilişkin kararına katılmıyorum.







Hemen Ara