Yanlar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, sahtecilik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar, paydaşı oldukları dava konusu 847 ada, 44 parsel (yeni 213 ada, 44 parsel) sayılı taşınmazdaki 12/64"er paylarının, bilgi ve rızaları dışında Şanlıurfa 1. Noterliğinde düzenlenen sahte vekalete dayalı olarak vekil kılınan davalı A...Y... Tarafından diğer davalı Ö... Ç..."e satış yoluyla temlik edildiğini, resmi akitte kullanılan vekaletnamedeki imzaların kendilerine ait olmadığını, bedelin ödenmediğini ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 847 ada, 44 parsel (yeni 213 ada, 44 parsel) sayılı taşınmazda davacıların paydaş oldukları, davacılara ait payların, Şanlıurfa 1. Noterliğinde düzenlenen 03/04/2000 tarih, 05383 yevmiye nolu vekaletname ile vekil kılınan davalı Abdurrahman Yazar tarafından diğer davalı Ö... Ç..."e satış yoluyla temlik edildiği, resmi akit tablosunda tescil tarihinin 19/04/1999, çap kaydında ise 24/04/2000 olarak yazılı olduğu anlaşılmaktadır.
İddianın ileri sürülüş biçimi ve içeriği itibariyle, satış akdinde kullanılan vekaletnamenin sahte olduğu iddiasına dayanıldığı açıktır.
Ne var ki; mahkemece, resmi senetteki imzaların davacılara ait olup- olmadığı yönünde Jandarma Genel Komutanlığı, Kriminal Daire Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü, Kriminal Polis Laboratuvarından rapor alınmakla yetinildiği, Jandarma Genel Komutanlığı, Kriminal Daire Başkanlığından alınan raporda; " ...yazıların davacıların eli ürünü olduğu, imzaların ise eli ürünleri olabileceği", yönünde saptama yapıldığı, ilgililer hakkında yapılan suç duyuru üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan hazırlık soruşturması kapsamında Emniyet Genel Müdürlüğü, Kriminal Polis Laboratuvarından alınan raporda ise "...imza ve yazıların davacıların eli ürünü olup- olmadığı konusunda kesin bir kanaate ulaşmaya imkan verecek nitelikte bulgu tespit edilemediği," yönünde saptama yapıldığı, raporlar arasındaki çelişki giderilmediği gibi Adli Tıp Kurumu Grafoloji İhtisas Dairesinden de rapor alınmadan sonuca gidilerek iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
O halde; sahtecilik iddiasının açıklığa kavuşturulması bakımından öncelikle davacının çeşitli resmi ve özel kurumlarda bulunan imza ve yazılarını havi belgelerin temin edilmesi, davacının tatbike esas alınan imza örnekleriyle birlikte dosyanın kül halinde Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilmesi, Fizik İhtisas Dairesinden, çekişmeli taşınmazlara ilişkin 19/04/1999 tarihli resmi satış senedindeki imza ve yazının davacıların eli ürünü olup-olmadığı hususunda rapor alınması, yargılama sırasında Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarından alınan raporlar arasındaki çelişki ile resmi akitle çap kaydındaki tescil tarihleri arasındaki çelişkinin nedeninin açıklığa kavuşturulması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması yerinde değildir.
Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin hacrın temyiz edene geri verilmesine,12.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.