Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/8330 Esas 2012/14966 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/8330
Karar No: 2012/14966
Karar Tarihi: 12.12.2012

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/8330 Esas 2012/14966 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Mahkeme, bir tapu iptali-tescil ve elatmanın önlenmesi davası sonucunda, mirasçılardan birinin satın aldığı taşınmazın davalılar tarafından adlarına tescil edilmemesi sebebiyle açılan davada, davalıların özellikle ikinci eşe ait olan mirasın satın alınması sonrası bir baskı ve tehdit uygulayarak taşınmazı bedelsiz olarak davacılardan satın aldıkları belirlenmiştir. Bu sebeple tapu iptal ve tescil davasının kabulüne karar verilmiştir. Ancak elatmanın önlenmesi davasında, tüm paydaşlar arasında harici veya fiili taksim yapılmamış ise uyuşmazlık M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Somut olayda, taşınmaz tamamen davacı tarafından kullanıldığı için elatmanın önlenmesi talepleri kısmen kabul edilerek davacıların lehine hüküm verilmesi gerektiği belirtilmiş ve karar bozulmuştur. Kararda geçen kanun maddeleri; TMK'nun 1023, M.K'nun 706, B.K'nun 213, T.K'nun 26 ve M.K'nun 2. maddeleridir.
1. Hukuk Dairesi         2012/8330 E.  ,  2012/14966 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ      : ACIPAYAM ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ      : 14/02/2012
    NUMARASI      : 2010/285-2012/46

    Yanlar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali-tescil ve elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece  asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    Asıl dava; ikrah hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil, birleşen dava ise elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
    Mahkemece; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan M... K..."ın 07.08.2007 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak ikinci eşi Ş... O... İle ilk eşinden olma çocukları R..., E..., S..., Y... Ve M..."i bıraktığı, murisin ikinci eşi Ş... K..."ın davacı, ilk eşten olma S... ve M..."in ise davalı oldukları, murisin 3. kişiden bedelini ödemek suretiyle satın aldığı 86 ada, 10 sayılı parselin 1/2"şer payla muris ve davacı olan ikinci eşi adına tescil edildiği, bilahare ara malik B... K..."a aktarıldığı, B... Tarafından da 15.08.2007 tarihinde satış yoluyla ilk eşten olma çocuklar olan davalılar M... K... Ve S... K... adına ½"şer payla temlik edildiği anlaşılmaktadır.
    İptal Tescil davasının davacısı Ş... O... Dava dilekçesinde; murisin 3. kişiden bedelini ödemek suretiyle satın aldığı çekişmeli 86 ada, 10 parseldeki ½ payın adına tescil edilmesini kabullenemeyen davalıların, taşınmazın kendilerine devredilmesi için baskı ve tehdit altında bulundurduklarını, taşınmazın baskı ve tehditlerinden kurtulmak amacıyla murisin ölümü halinde adına devredilmesi koşuluyla  murisin yakın arkadaşı B... K..."a temlik edildiğini, murisin ölümü üzerine de baskı ve tehdit kendisine yönlendirilen Burhan"ın taşınmazı davalılara devrettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmış, gerek eldeki davada gerekse  davalılar aleyhine açılan ceza dava dosyasında tanık sıfatı ile dinlenen ara malik B... K..."da "çekişmeli taşınmazın emaneten adına tescil edildiğini, murisin ölümü halinde taşınmazın davacıya temlikinin kararlaştırıldığını ancak baskı ve tehdit karşısında bedelsiz olarak  davalılara devretmek zorunda kaldığını" beyan etmiş, böylelikle  davacının iddiası teyit edilmiştir.
    Yukarıda açıklanan olgular karşısında;ilk el B..."a yapılan temlikin gerçek bir satış olmadığı bizzat B."ın beyanından anlaşıldığına, öte yandan davalıların miras bırakan M... K..."ın mirasçılarından olup konumları itibariyle iyiniyetli olmadıkları saptanarak bir başka ifade ile TMK"nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları gözetilerek tapu iptal ve tescil davasının kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. İptal tescil davasının davalılarının  bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
    Davalıların (aynı zamanda birleşen elatmanın önlenmesi davasının davacılarının) öteki temyiz itirazlarına gelince;
    Birleşen davada; kayıt maliki olan davalılar mülkiyet hakkına dayalı olarak elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuşlardır. Her ne kadar, dava tarihi itibariyle çekişmeye konu 10 parsel sayılı taşınmaz davalılar adına kayıtlı ise de kurulan iptal hükmü ile davacı, davalılar ve mirasbırakanın diğer çocukları adına paylı mülkiyet üzere yeni mülkiyet durumu oluştuğu açıktır.
    Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Somut olayda; taşınmazın tamamının davacı Ş... K..."ın kullanımında olduğu dosya kapsamı ile sabit olduğuna göre elatmanın önlenmesi isteğinin davalıların payı oranında kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddi yönünde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
    Birleşen elatmanın önlenmesi davasında davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.


     

    Hemen Ara