Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davalı S... yönünden davanın reddine, davalı A... yönünden ise açılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davalı S... hakkındaki iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine; diğer davalı Abdullah yönünden ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup; davacı tarafından, davalı S... yönünden hüküm temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının, çekişme konusu 488 ada 26 parsel sayılı taşınmazdaki 14 nolu bağımsız bölümü davalı S..."a satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan bu temliki işlemin, davalı S...."ın hileli hareketleri sonucunda gerçekleştirildiğini, davalının yanıltması sonucu iradesinin fesada uğradığını, bu nedenle temlikin geçersiz olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak,veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. Borçlar Kanunu 28/1. maddesinde (Türk Borçlar Kanunu"nun 36/1. maddesinde) açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz.Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluylada kullanılabilir.
Somut olaya gelince; davacının, çekişmeli 14 nolu bağımsız bölümü 13.4.2009 tarihinde 10.000,00.-TL bedelle satış suretiyle davalı S..."a temlik ettiği, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı, mahkemece, davalı S... hakkındaki iddiaya ilişkin olarak resmi satış işleminin aksinin yazılı bir belge ile kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki, yukarıda da değinildiği üzere hile iddiası her türlü delille kanıtlanabilir.
Ne var ki, mahkemece, bu yönde hükme elverişli bir araştırma ve inceleme yapılmaksızın neticeye gidilmiştir.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca, tarafların iddia ve savunma doğrultusunda tüm delillerinin toplanması, yerinde keşif yapılarak çekişmeli 14 nolu bağımsız bölümün uzman bilirkişiler aracılığıyla gerçek değerinin saptanması, çekişmeli bağımsız bölümün eldeki davanın açıldığı tarihte kimin kullanımında olduğunun açıklığa kavuşturulması, şayet davacı kullanıyor ise, davalı S..."ın davacıya ihtarname keşide edip etmediğinin, kira bedeli isteyip istemediğinin araştırılması, temliki işlemin gerçekleşmesi kapsamında, davacının iradesinin hile yoluyla elde edilip edilmediğinin saptanması bakımından temlik öncesi ve sonrası tüm olayların bir bütün halinde değerlendirilmesi hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturmaya dayalı olarak yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere davalı Savaş hakkındaki davanın reddi yönünde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.