Esas No: 2011/13599
Karar No: 2012/2423
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/13599 Esas 2012/2423 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: PERŞEMBE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/06/2011
NUMARASI : 2007/89-2011/216
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakan babaları B.. B..’ın maliki bulunduğu .. ve .. parsel sayılı taşınmazlarını gerçekte bağışlamak istediği halde satış göstererek muvazaalı bir şekilde davalı oğulları A.., B.. ve K..’a temlik ettiğini, K..’ın da.. parseldeki kendi payını diğer davalılar E.. ve V..’a devrettiğini, daha önce aynı işlemlere karşı açılan davanın kabulüne karar verilerek kesinleştiğini ileri sürüp, temliklerin iptalini ve miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalılar K.., A.. ve E.., miras bırakanın sağlığında taşınmazlarını yasal mirasçıları arasında taksim ettiğini bildirip, davanın reddini savunmuşlar, diğer davalılar yanıt vermemişlerdir.
Mahkemece, işlemlerin danışıklı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve miras payları oranında adlarına tescili isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu taşınmazlardan 2791 parselin dayanağını teşkil eden tapunun miras bırakan B.. adına kayıtlı iken 22.9.1987 tarihli akitle oğulları K.., A.. ve B.."e eşit paylarla satıldığı, adlarına 22.9.1987 tarih .. nolu tapu kaydının oluştuğu ve tapunun 1989 yılında yapılan kadastro tespitinde .. parsellere revizyon gördüğü, K.."ın taşınmazdaki payını 28.9.2000 tarihinde kendi oğulları V.. ve E.."a temlik ettiği; çekişmeli diğer taşınmazın da, 19.4.1952 tarih 123 sıra no"lu tapu ile yine miras bırakan adına tapuda kayıtlı ise de 1989 yılındaki kadastro tespitinde harici satış ve zilyetlik devri suretiyle miras bırakanın oğulları K.., A.. ve B.. adına .. parsel numarasıyla tespit ve tescil edildiği görülmektedir.
Öyle ise; miras bırakanın 2791 sayılı parselin dayanağını teşkil eden tapu üzerinden gerçekleştirdiği temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı bulunduğu anlaşıldığından, anılan parsel hakkındaki davanın kabul edilmesi doğrudur. Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazı yerinde değildir.Reddine.
Ne var ki, gerek 01.04.1974 gün 1/2, gerekse 16.03.1990 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararlarında açıkça vurgulandığı üzere miras bırakan danışığı "bir kimsenin mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak amacı ile gerçekte bağışlamak istediği tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların görünürdeki satış sözleşmesinin B.K"nun 18.maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinde şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek, dava açabilmelerine olanak veren hukuki bir olgu olarak tanımlanmaktadır."
Somut olayda, çekişmeli .. parsel sayılı taşınmaz, asıl kayıt sahibi ortak miras bırakanın tapulama sırasında tapulama teknisyenleri huzurunda verdiği ve imzası tahtında tapulama tutanağına alınan bu yerin davalılar adına tesbitine muvafakat beyanı nedeniyle oluşmuştur. Davacılar, murisin yaptığı bu tasarrufun bedelsiz olup, kendilerinden mal kaçırmak amacına yönelik bulunduğunu, taşınmazların davalılar üzerine geçirilmesinde satışın değil, bağışın üstün tutulduğunu, mülkiyetin devrinin muvazaa ile illetli olduğunu, bu itibarla geçersiz olduğundan asıl amaçlanan bağış sözleşmesinin de bu konuda açık bir beyan taşımadığı için biçim koşulundan yoksun bulunduğu cihetle geçersiz bulunduğunu ileri sürerek, iptal istemişlerdir.
Gerçekten, tapulu taşınmazlarda mülkiyeti nakleden akitlerin resmi biçimde yapılması M.K."nun 634, B.K"nun 213 ve Tapu Kanununun 26.maddesi hükmü gereğidir. Ne varki, gerek 766 sayılı Tapulama Kanununun 32/B maddelerinde, gerekse 9 Ekim 1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B. maddesinde bu yasaların genelde bir tasfiye yasası olmaları nedeniyle M.K"nun 634 ve B.K"nun 213.maddesinde mülkiyetin naklinde öngörülen buyurucu nitelikteki hükümlere ayrık bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre kayıt sahibinin tapulama sırasında kadastro teknisyeni huzurunda, taşınmazın zilyedi adına tesbit ve tesciline muvafakatını bildirmesi, mülkiyetin zilyet adına geçirilip, onun üzerine tesbitinin yapılabilmesi için yeterli kabul edilmiştir. Eş anlatımla kadastro teknisyeni huzurunda verilen muvafakat bildirimi, resmi memur önünde serbest irade ile belirtilen tescil isteme beyanı olarak görülmüştür. Kayıt sahibinin zilyet adına tesbite muvafakat beyanının haricen satış gibi ya da başka bir nedene dayandırılarak ileri sürülmüş olması da bu kabulde sonuca etkili değildir.
Hemen belirtmek gerekir ki; kural olarak Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları konuları ile sınırlı, gerekçeleri ile aydınlatıcı ve sonuçları ile bağlayıcıdır. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. 1974 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında "bir kimsenin, mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmesi halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların görünürdeki satış sözleşmesinin danışıklık (muvazaalı) olduğu ve gizli bağış sözleşmesinin de biçim koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek, dava açabilecekleri ve bu dava hakkının, geçerli sözleşmeler için söz konusu olan M.K"nun 507 ve 603.maddelerinin sağladığı haklara etkili olmayacağı" hükme bağlanmıştır.
Görüleceği üzere butlan sonucunu doğurarak, murisin temliki tasarruflarının iptaline imkan tanıyan bu tevhidi içtihat kararının uygulanabilmesi için, temliki tasarrufa konu yapılan taşınmazın murisin tapulu malı olması, gerçekte bağışlamak istediği bu malı ile ilgili olarak tapu memuru huzurunda, iradesini satış doğrultusunda açıklaması icab eder.
Oysa olayda, dava konusu taşınmazların mülkiyetinin davalılara devrini sağlayacak bir sözleşme mevcut olmayıp tescil isteği niteliğinde bulunan ve tapu teknisyeni huzurunda yapılan tek taraflı bir tescile muvafakat beyanı mevcuttur. Yorum yolu ile de yukarıda açıklanan Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama alanı genişletilemez.
Bu durumda ..parsel bakımından 1.4.1974 gün, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı, koşulları oluştuğu takdirde tenkis hükümlerinin söz konusu olabileceği gözetilmeksizin anılan parsel hakkında da iptal tescile karar verilmesi isabetsizdir.
Davalıların değinilen hususa yönelik temyiz itirazı yerindedir.Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.03.2012 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Dava, muris muvazaası hukuksal sebebine dayanan tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, kanıtlanan davanın kabulüne karar verilmiş, davalıların temyizi üzerine Dairece, 2791 parsel yönünden davalılar temyiz itirazlarının reddine, .. parsel yönünden ise bozma ilamında açıklanan gerekçelerle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Sayın çoğunluğun .. parsel yönünden temyiz itirazlarının reddine ilişkin kararına aynen katılıyorum. Ancak, .. parsel yönünden bozma kararı verilmesine ve sayın çoğunluğun gerekçelerine katılmıyorum, şöyle ki, 01.04.1974 gün 1/2 sayılı kararında gerçekten de murisin tapulu taşınmazları bakımından tapu sicil memuru önünde yapacağı satış işlemleri bakımından muris muvazaasının ileri sürülebileceği hükme bağlanmıştır. Uyuşmazlık konusu .. parsel öncesinde 19.4.1952 tarih 1230 sıra numaralı tapu kaydı ile muris B.. adına kayıtlı iken 1989 yılında yapılan kadastro tespiti esnasında, anılan kayıt kapsamında kaldığı, kayıt maliki tarafından 15-20 yıl önce haricen oğulları A.., K.. ve B.."a satılarak zilyetliği devredildiği açıklanmak ve murisin imzası da alınmak suretiyle davalılar adına tespit görmüş ve tutanağın kesinleşmesi üzerine davalılar adına tapu kaydı oluşmuştur.
Muris B.."nin kadastro teknisyeni huzurunda yapmış olduğu beyan mülkiyeti aktaran bir işlemdir. Tasfiye Kurumu niteliğinde olan Kadastro Kanunu 13/B-a maddesine göre bu işleme tapu sicil memuru önünde yapılan tescil beyanı gibi değer verildiği, başka bir anlatımla her iki işlemi eşit kabul ettiği açıktır. Bu husus, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 19.6.1996 gün 1996/1-336 esas ve 1996/493 Karar sayılı, Yargıtay 1.Hukuk Dairesi"nin 23.5.1995 gün 1995/8665 Esas ve 1995/7520 karar sayılı ilamlarında da açıkça benimsenmiştir. Hal böyle olunca, yasanın açıkça tapu sicil memuru önünde yapılan işlem olarak kabul ettiği, kadastro teknisyeni önündeki beyanın, içtihadı birleştirme kararı kapsamında kalmayacağı yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum. Muris B.."nin ..parseli de bağışladığı, ancak kadastro beyannamesine satış olarak beyanını geçirdiği bu şekilde mirasçılarından mal kaçırmayı amaçladığı tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden anlaşıldığına göre, bu parsel bakımından da mahkemenin kabul kararı doğrudur, bu nedenle Onanması gerektiğini dünüşüyorum, saygılarımla.