Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden belediyeye ait .. ada . parsel sayılı taşınmazda kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, yüklenicinin edimlerini yerine getirmediğini, işi yarım bıraktığını, sözleşmenin feshi için dava açıldığını, taşınmazdaki B blok .. nolu bağımsız bölümün yüklenici tarafından usulsüz olarak davalıya satıldığını, devrin hukuken geçerli olmadığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının tapu kayıtlarına güvenerek taşınmazı satın aldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı Belediye dilekçesinde; dava dışı yüklenici N.. K.. ile aralarında ..ada 1 parsel üzerinde inşaat yapımı hususunda sözleşme düzenlendiğini, yüklenicinin süresi içinde inşaatı bitirmemesi üzerine sözleşmenin feshi ve alacak davası açtığını, taşınmazın yükleniciye devrine ilişkin Meclis Kararı bulunmadığı gibi belediye başkanının izinli olduğu dönemde yetkisi olmadığı halde, vekil konumundaki kişinin tapu devrine ilişkin yazıyı imzaladığını, davalının ise .. ada 1 sayılı parsel üzerindeki B Blok 10 No"lu bağımsız bölümü yükleniciden satın aldığını, davalının iyiniyetli olmadığını ileri sürerek iptal- tescil isteğinde bulunmuştur.
İddianın ileri sürülüş biçimi ve içeriği itibariyle davada, idarece oluşturulan bir işleme ya da idari eyleme karşı açılmış bir dava olmayıp, taşınmazın davalı tarafa temlikinin yetkili organların kararına dayalı olmadığı, diğer bir deyişle temliki işlemin illetten yoksun olduğu iddiasıyla dava açılmıştır.
Bilindiği üzere; davada ileri sürülen iddianın ve davalı tarafın savunmasının içeriğine göre; yanlar arasındaki uyuşmazlık, davacı Belediyeye ait taşınmazların mülkiyetini satış yoluyla nakleden temliki işlemin, hukuken geçerli sayılıp sayılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; 1580 sayılı Belediye Kanunun 70 ve 83. maddelerine yorum getiren gerek adli; gerekse idari yargı kararlarında, belediye taşınmazlarının satışına karar verme yetkisinin, belediye meclislerine ait olduğu ilkesi benimsenmiş ve yargısal uygulama istikrar kazanmış iken bu defa 28.12.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5272 sayılı Yasa ile 1580 sayılı Belediye Kanunu iptal edilmiş ve 5272 sayılı Yasanın 18/e ve 34/g maddesi hükmü ile belediyeye ait taşınmazların satışı yine belediye meclisinin kararına bağlı kılınmış, meclisin kararı doğrultusunda belediye encümeninin tasarrufa yetkili olduğu benimsenmiştir. Aynı ilkeler sonradan yürürlüğe giren 5393 sayılı Yasanın 18/e ve 34/g maddeleri ile korunmuştur. Ne varki, bu konuda alınacak meclis kararlarının hangi unsurları kapsaması gerektiği hususu önem taşımaktadır.
Gerçekten, belediye meclislerinin "Belediyenin taşınmazlarının satışına" yada "belediye başkanınca veya belediye encümenince uygun görülen taşınmazların satışına" şeklindeki genel nitelikte olan ve yetki devri anlamına gelen kararları, hukuki sonuç doğuramaz ve geçerli kabul edilemez. Öyle ise, belediye meclis kararlarına, satılacak taşınmazların ada ve parsel numaraları, mevkii ve yüzölçümleri raice uygun tahmini bedelleri yazılmalıdır.
Hal böyle olunca, davanın yolsuz tescile dayalı olduğu gözetilerek yukarıdaki ilkeler doğrultusunda araştırma ve değerlendirme yapılması, sözleşmenin feshi dosyasındaki delillerin de nazara alınması ve sonucuna göre işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.