Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, kayden paydaşı oldukları 6 parsel sayılı taşınmaza davalının yapılaşmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerinde bulunmuşlar, yargılama sırasında ecrimisil isteğinden feragat etmişlerdir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın temyizi üzerine Dairece, nizalı yerin hangi bağımsız bölümü kapsadığı, kat mülkiyeti ya da kat irtifakı kurulup kurulmadığının belirlenmesi, çekişmeli yerin kat irtifakı ya da kat mülkiyeti kurulmayan yerlerde kaldığı belirlendiği takdirde paylı mülkiyet hükümleri gözönüne alınarak bir karar verilmesi gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulduktan sonra Kat Mülkiyeti Yasasının Ek 1. maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş, bu kez Sulh Hukuk Mahkemesince görülen davada, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne, feragat nedeniyle ecrimisil isteğinin reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 28.2.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat B.. D.. ile yine temyiz eden davacılar vekili Avukat A. U.. G.. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacıların kat mülkiyeti kurulu 6 parsel sayılı taşınmazda bazı bağımsız bölümlerin maliki oldukları, davalının ortak yere haklı ve geçerli bir neden olmaksızın elattığını ileri sürerek Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/72 esas sayılı dosyasında açılan dava nedeniyle işin esastan karara bağlandığı, tarafların temyizi üzerine Dairece işin esası bakımından araştırmaya yönelik olarak kararın bozulduğu, mahkemece bozmaya uyulduktan sonra çekişmenin 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Yasasından kaynaklandığı ve bu yasanın Ek 1. maddesi gereğince davanın münhasıran Sulh Hukuk Mahkemesinin görevinde olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilerek temyiz edilmeksizin kesinleştiği, süresi içinde yenilenen davaya Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılarak işin esası yönünden davanın karara bağlandığı ve tarafların anılan kararı temyiz ettikleri anlaşılmaktadır.
Davacıların, 6 parsel üzerindeki (634 sayılı Kanunun 66. maddesi vd.) yaygın kat mülkiyetine tabi bazı bağımsız bölümlerin maliki oldukları kayden sabit olup davalının anılan parsel üzerindeki bağımsız bölümlerde kişisel veya mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, ancak taşınmazın ortak alanın krokide (A) harfi ile gösterilen bölümünü kullandığı dosya kapsamı ile sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki; ortak yerler vaziyet plan ve projesine özellikle yönetim planına göre tüm kat maliklerinin ada kat malikleri kurulu karar ve kararları doğrultusunda ortaklaşa arsa payları oranında yararlanma ve kullanma haklarının bulunduğu yerlerdir. Bu belirlemeye göre davalının 6 parsel üzerindeki gerek bağımsız bölümlerde gerekse bununla bağlantılı olarak ortak veya eklentilerinde mülkiyete veya kira gibi kişisel hakka dayalı olarak taşınmazı kullanmadığı anlaşıldığına göre taraflar arasındaki çekişmenin 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Yasasından kaynaklandığı ve buna göre Ek 1. maddesi kapsamında kaldığı kabul edilemez. Özellikle davalının ana taşınmaz ve üzerindeki yapılarda mülkiyet veya kişisel bir hakkı bulunmadığına göre, aleyhinde açılan davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde çözüme kavuşturulmasına olanak yoktur. Öte yandan daha önce mahkemenin görevsizliğine ilişkin kurulan hükmün temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olması da sonuca etkili değildir.
Bilindiği üzere; görev, kamu düzeni ile ilgili olup karar kesinleşinceye kadar mahkemece resen gözetilmesi gerekli bir kuraldır. Diğer taraftan, Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararı kesinleşmesine rağmen neticeye etkili değildir.
Hal böyle olunca; mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esası yönünden hüküm kurulması isabetsizdir.
Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden tarafların vekilleri için 900.00."er -TL. duruşma avukatlık parasının karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, 28.2.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.