Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu .. parsel ile davalıya ait komşu .. parsel arasında kot farkının olduğunu, davalının kendi taşınmazını sınıra kadar kullanmak amacıyla hafriyat almak suretiyle 4-5 m kadar tecavüz ettiğini, sınıra 3 ila 10 m yüksekliğinde istinat duvarı yaptığını, duvarın ölçülere uygun olmadığını, sağlam zeminden alınan hafriyat nedeniyle taşınmazına zarar verdiğini, beton zeminin 300-350 m2’lik kısmının kullanılamaz hale geldiğini ileri sürerek doğal kota kadar istinat duvarının davalı tarafından yaptırılması, toprağın yeniden doldurulması, zemindeki 300-350 m2’lik kısımda meydana gelen çökmenin eski hale getirilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuş, karşı davasında ise, her iki taşınmaz güvenliği için zorunlu olan istinat duvarı yaptırdıklarını, yüksek bedel ödendiğini, davacının da bu bedele katkıda bulunması gerektiğini ileri sürerek katkı payı olarak 5.000,00.-TL ile davacının yaptığı tesfiye çalışması nedeniyle kendi taşınmazına 590 m3 toprak kayması olduğunu, eski hale getirme bedeli olarak 6.000,00.-TL nin davalıdan tahsilini istemiştir
Mahkemece, sübut bulan asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 28.02.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat E. K.. ile yine temyiz eden vekili Avukat İ.. K.. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Asıl dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve eski hale getirilmesi, karşı dava ise alacak isteğine ilişkindir.
Mahkemece, asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 9 parsel sayılı taşınmazın davacı, komşu .. parsel sayılı taşınmazın ise davalı adına kayıtlı olduğu, iki taşınmaz arasında kot farkı bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, davalının .. parselde yaptığı çalışma sırasında kendi taşınmazından hafriyat almak suretiyle müdahale etiğini, beton zeminin bir bölümünün kullanılamaz hale geldiğini ve zeminde çökmelerin oluştuğunu, ayrıca davalının sınıra yaptığı istinat duvarının yeterli ölçülere uygun olmadığını ileri sürerek istinat duvarının davalı tarafından doğal kota kadar yaptırılması, toprağın yeniden doldurulması, zeminde meydana gelen çökmenin eski hale getirilmesini istemiş, davalı ise karşı davasında; her iki taşınmazın güvenliği için istinat duvarı yaptığını, .. parsel maliki davacının taşınmazda yaptığı tesfiye çalışması sırasında 4 nolu parsele toprak kaymasına neden olduğunu ileri sürerek katkı payı olarak 5.000,00.-TL, eski hale getirme bedeli olarak 6.000,00.-TL nin tahsilini istemiştir.
İddianın sürülüş biçimine göre taraflar aasındaki çekişmenin TMK"nun 737. ve devamı maddelerinde düzenlenen komşuluk hukuku hükümlerinin uygulanması suretiyle çözüme kavuşturulacağında kuşku yoktur.
Bilindiği üzere; çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir.
O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır.
Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur.
Somut olaya gelince; komşuluk hukuku açısından ortaya çıkan sakıncaların ve tehlikelerin giderilmesi bakımından her iki taşınmaz arasına istinat duvarı inşaa edilmesi gerektiği tarafların kabulündedir. Nitekim davalı (karşı davacı) bu amaçla faaliyette bulunmuş ve istinat duvarı yapımı sırasında davacıya ait taşınmazdan toprak almak suretiyle beton zemin kısmen zarar görmüştür.
Yapılan keşif sonrasında bilirkişilerden alınan raporda, iki taşınmaz arasındaki ortalama kot farkının 11.50 m olduğu, istinat duvarının iki parsel arasında bulunduğu belirtilmiş ve bazı önlemlerin alınması gerektiği açıklanmıştır. Ne varki; mahkemece bilirkişi raporuna gönderme yapmak suretiyle masrafın davalı tarafından alınarak mevcut istinat duvarına ilave yapılmasına, davacının parselinin eski hale getirilmesine, karşı dava için katkı payı ve eski hale getirme bedeline hükmedilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki; mahkemece kurulan hüküm infaza elverişli olmadığı gibi bir taraftan istinat duvarı için yapıldığı kabul edilen masrafın taraflara ait olması gerektiği belirtilirken, diğer taraftan yapılacak ilave duvarın masrafının davalıya ait olması kabul edilmiş, böylece TMK nun 750. maddesi uyarınca tarafların yararlanması oranında giderlere katılma yükümlülüğü ilkesi gözardı edilmiştir.
Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve incelenme yapılması, gerekirse yeniden keşif yapılarak tarafların ileri sürdükleri tüm iddia ve savunmalarını karşılayacak, komşuluk hukuku açısından alınması gereken önlemlerin duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti, taraflar arasındaki mevcut çekişmenin hak ve nesafet kuralları gözetilerek yanların hangi nispette giderlere katılması gerektiğinin belirlenmesi, böylece infaza elverişli bir karar verilmesi gerekirken anılan hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden tarafların vekilleri için 900.00.-"er TL. duruşma avukatlık parasının karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.