Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 115 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ½ payını cebri icra yoluyla satın aldığını, davalıya yapılan ihtara rağmen taşınmazı tahliye etmediğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiş, birleşen davada ise; davalının yakını olan İ.. Ö.."in ortağı olduğu davalı Şirket ile işgaline devam etiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalı Nusret, önceki malikten taşınmazı kiraladığını, işgalci olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının maliki olduğu çekişme konusu taşınmaza ihtara rağmen davalının müdahalesinin devam ettiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 28.02.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat A.. P.. geldi, davetiye tebliğine rağmen yine temyiz eden vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Asıl ve birleşen dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, 115 ada 1 parsel sayılı taşınmazda davacının dava dışı üçüncü kişi ile birlikte paydaş olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, dava dilekçesinde ecrimisil isteği yönünden dava değerini belirtirken taşınmazla ilgili olarak bir değer göstermemiştir. Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, 492 Sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından ayrıca, elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İ.B.K.) ibaret olacağı kuşkusuzdur.Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınması veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesini ve harcı yatırılmaması halinde de ne gibi bir mukteza tayin edileceğini 30. ve 32. maddelerinde hükme bağlamıştır.Hal böyle olunca, dava dilekçesinde elatıldığı iddia edilen yerle ilgili olarak davacı tarafından bir değer belirtilmediği gözetilmek suretiyle, davacıya bu istek bakımından dava değerinin sorulması, değere itiraz edilmemesi halinde belirtilen değere göre harç ikmali yaptırılarak işin esasına girilmesi, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi, kabule görede; 6100 sayılı HMK nunun 305. maddesine aykırı olarak tavzih suretiyle hükmün değiştirilmeside isabetli değildir.
Tarafların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davacı vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının diğer temyiz edenden alınmasına,
alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.