Esas No: 2011/11475
Karar No: 2012/1927
Karar Tarihi: 09.03.2012
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/11475 Esas 2012/1927 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : MANAVGAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/03/2011
NUMARASI : 2007/637-2011/161
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, murislerinin 91 yaşında vefat ettiğini, ölümünden bir yıl önce verdiği vekalet ile Manavgat İlçesinde deniz kenarında bulunan .. parsel sayılı taşınmazın 1/2"şer hisse ile davalılara satıldığını öğrendiklerini, murisin son zamanlarında temyiz kudretinin bulunmadığını ve taşınmazını satmasını gerektirecek maddi sıkıntısının olmadığını ileri sürerek tapu kaydının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, taşınmazın muvazaalı biçimde devredildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava; ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı pay oranında iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle pay oranında iptal ve tescile karar verilmiştir.
Bilindiği gibi, gerek ehliyetsizlik ve gerekse vekalet görevinin kötüye kullanılması nedenine dayalı davalar murisle bağlantılı olarak ve murise teban açılan davalardandır. Bu nedenle davanın tüm mirasçılar adına tescil istemi ile diğer bir deyişle iştirakin sağlanmasıyla açılması mümkün olup, mirasçının tek başına ve kendi miras payı oranında dava açabilmesine yasal olanak yoktur (TMK madde 701 ve 702).
Ne var ki, davada ileri sürülen diğer istek muris muvazaası nedenine dayalı olup 01.04.1974 tarih ½ sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca her mirasçı iştirakin sağlanması koşuluyla tereke adına dava açabileceği gibi, kendi miras payına hasren de dava açabilir. Diğer taraftan, birkaç hukuksal nedenin bir arada gösterilmesi yasal bir aykırılık teşkil etmez (HGK 11.04.1990 tarih 1990/1-152-236 E-K). Ancak, kamu düzeniyle ilgili olması ve çözüme kavuşturulduğunda diğer hukuki nedenlerin incelenmesine gerek kalmayacağı husuları düşünüldüğünde, öncelikle ehliyetsizlik iddiası üzerinde durulması zorunludur.O halde, somut olayda mahkemece öncelikle yapılması gereken iş, muris ile ilgili var ise tıbbi raporlar, müşahede kağıtları, tedavi belgeleri ve diğer deliller toplanıp Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulundan rapor alınmak suretiyle murisin vekaletnamenin düzenlendiği ve temlikin yapıldığı tarihlerde hukuksal ehliyete haiz olup olmadığının saptanması; ehliyetsiz olduğunun anlaşılması halinde pay oranında istekte bulunulamayacağından davanın reddedilmesi; murisin hukuksal ehliyete haiz olduğu anlaşılırsa, keza vekalet görevinin kötüye kullanılması nedenine dayanılarak da pay oranında istekte bulunamayacağının gözetilmesi; daha sonra ise, muvazaa iddiası değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalıların temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.