Esas No: 2012/1797
Karar No: 2012/1853
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/1797 Esas 2012/1853 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SİLİFKE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/03/2011
NUMARASI : 2005/115-2011/162
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden davalılara ait .. parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürerek, tapu iptal ve terkine karar verilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, 5841 sayılı Yasa gereğince kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra dava açıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, 3621 sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptal ve terkin isteğine ilişkin olup, mahkemece, 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasa hükmü gereğince hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, tapu iptal davaları kayıt malikine karşı açılır. Çekişme konusu taşınmazın A.. Y.., S.. K.. ve O.. K.. O.. adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, adı geçen davalılar ile 15.01.1993 tarihinde ölen O.. K. mirasçısı G.., S.. ve S.. dışındaki davalıların kayıtla ilgilerinin olmadığı ve davada pasif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre davalılar N.. A.., S.. K.., A.. C.., M.. K., N. K., T.. A., İ. E.K., E. Y., Y.. O.., E.. A., A.. Y., A. S. Y. ve S. Y.. yönünden davanın reddine karar verilmiş olması bu gerekçe ile ve sonucu itibarıyla doğrudur. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir . Reddine.
Davacı vekilinin diğer davalılar yönünden temyiz itirazlarına gelince; gerçekten de işin esası bakımından 5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve karar 23.07.2011 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.
Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasanın 153. maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.3.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Öyleyse, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira, kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer.
Hal böyle olunca; işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır.
Davacı vekilinin, temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 23.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.