Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, maliki bulunduğu .. ada .. parsel sayılı taşınmazı haricen davalıya sattığı halde davalının satış bedelinin tamamını ödemediği gibi, taşınmazın zilyetliğini davalıya devretmediği halde ve muvafakatı da olmadan taşınmazın içine konut yaparak işgal etiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiştir.
Davalı, yanıt vermemiştir.
Mahkemece, davacının elatmanın önlenmesi davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı ve alacak davası açabileceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkin olup mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, 294 ada 2 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, bir kısım bedeli peşin tahsil ederek bakiyesi sonra ödenmek üzere taşınmazı davalıya haricen sattığını ve onun tarafından üzerine muhtesatlar yapılmak suretiyle kullana geldiğini, davalıya ya bakiye ödenmeyen satış bedelini ödemesi ve taşınmazın sicil kaydını üzerine alması veyahut da tahsil ettiği parayı kendisine iade etmek istediğini ve taşınmazı teslim etmesini isteyerek ihtar çektiğini, buna rağmen davalının satıştan kaynaklanan bakiye borcunu ödemediği gibi kendisine ödediği parayı geri alarak taşınmazı teslim etmeye yanaşmadığını belirterek eldeki davayı açmıştır.
Gerçekten de, taşınmazın haricen satıldığı ve bir kısım bedelin davacı tarafından tahsil edildiği dosya kapsamı ile sabittir. Esasen bu husus davacının da kabulündedir.
Hemen belirtilmelidir ki, tapulu olan taşınmazların temliki 2644 sayılı Tapu Kanununun 26. Maddesi, BK 213, TMK"nun 706 ve Noterlik Kanununun 60. maddesi hükmü gereğince resmi şekilde yapılmadıkça hukuken değer taşınmaz bir başka ifadeyle harici satış mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmez. Ne var ki, harici satış satın alana mülkiyet hakkı sağlamaz ise de kişisel hak sağlayacağı açıktır. 1940 tarih, 2/77 sayılı içtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere, haricen satın alanın arsa malikine ödemiş olduğu satış bedelinin kendisine iade edilinceye kadar taşınmazı alıkoyma (hapis) hakkı bulunduğu ve bunun da kişisel hak olduğu tartışmasızdır.
Somut olayda, davacının keşide ettiği yukarıda kapsamı belirtilen ihtarnameyi karşılıksız bırakmış, ancak davacı da, peşin aldığı kısmi satış bedelini ödeyeceğini belirttiği halde, bir tevdi mahalli tayin ettirerek, anılan bedeli bloke etmesi mümkün iken, bu yola başvurmaksızın doğrudan dava yolunu tercih etmiştir.
O halde, davalının kendisine dava dilekçesi tebligatı yapıldığı ve ayrıca ihtarnameler tebliğ edildiği halde tüm bunları karşılıksız bıraktığı ve davaya icabet etmediği görülmektedir. Bu durumda satış bedelinin davalıya ödenmek üzere tevdi mahalli tayin ettirerek paranın burada bloke ettirilmesi veya mahkeme veznesine depo edilmesi bakımından davacıya olanak tanınması ve ondan sonra neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususun gözardı edilmesi doğru değildir.Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.