Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/13383 Esas 2012/1754 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/13383
Karar No: 2012/1754

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/13383 Esas 2012/1754 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı Şirketin, davalı Banka'nın maliki olduğu bir imar parselini kiralaması sonucunda yapılan iki katlı betonarme bina ve diğer muhtesatların, imar uygulaması sonucu davacıların paydaşı olduğu 3 nolu imar parselinde kaldığı tespit edilmiştir. Mahkeme, tecavüzlü durumun idari işleme dayalı olarak oluştuğu ve davalıların kusursuz olduğu sonucuna varmıştır. Bu doğrultuda, iki katlı yapının kaim bedelinin davalılara ödenmesi ve yıkımın önlenmesi gerektiği kararına varılmıştır. Kararın dayandığı kanun maddeleri; Medeni Kanun'un 684. maddesi, 6785 sayılı Yasanın 1605 sayılı Yasa ile değişik 42/c maddesi, 3194 sayılı İmar Yasası'nın 18. maddesi ve 2981 sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik 10/c maddesidir.
1. Hukuk Dairesi         2011/13383 E.  ,  2012/1754 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 30/12/2009
    NUMARASI : 2007/618-2009/360

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, .. ada .. nolu imar parselinin müştereken maliki olduklarını, komşu .. nolu imar parselinin ise maliki olan davalı Banka tarafından diğer davalı Şirkete kiraya verildiğini, ..nolu imar parseli üzerindeki muhtesatların paydaşı oldukları 3 nolu imar parseline tecavüzlü olduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım istemişlerdir.
    Davalılar, tecavüzlü durumun imar uygulaması sonucu oluştuğunu bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişitir.
    Karar, davalılar vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.                              
    Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece,  davanın kabulüne  karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; kayden davacıların paydaşı oldukları ..ada . parsel sayılı taşınmaz ile davalı Bankanın maliki olduğu komşu .. ada . parsel sayılı  taşınmazın 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi gereğince yapılan imar uygulama işlemi sonucu oluştuğu,  imar uygulamasından önce, davalı Şirket"in, diğer davalı Banka"nın maliki olduğu ..ada .. nolu kadastral parseli  kiralamak suretiyle kullandığı ve üzerine iki katlı betonarme bina yaptığı ve kantar koyduğu, yapılan imar uygulaması  sonucu iki katlı binanın ve kantarın çekişmeli 3 nolu imar parseli içerisinde kaldığı,  ayrıca, davalı Şirkete ait depo, ağaçlar, bahçe duvarı  ve tel örgününde  3 nolu  imar parseline tecavüzlü duruma geldiğinin belirlendiği,  anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, taraflar arasındaki çekişmenin 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi hükmünün gözetilmek suretiyle çözüme kavuşturulacağı açıktır.
    Ne var ki, Mahkemece bu hususta bir değerlendirme yapılmış değildir.
    Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus Medeni Kanun"un 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne varki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı Yasanın l605 sayılı Yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı İmar Yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı,  üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı  sağlanmıştır.
    Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır. 
     2981 sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
    Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
    Somut olaya gelince; davalı Şirket"in, davalı Banka"nın maliki olduğu .. ada .. nolu kadastral parseli  kiralamak suretiyle kullandığı,  üzerine inşa ettiği  iki katlı betonarme bina ve diğer muhtesatların yapılan imar uygulamasıyla   davacıların paydaşı olduğu 3 nolu imar parseli içerisinde kaldığı, inşaat bilirkişi raporunda, kantarın sökülüp götürülebileceğinin,  deponun inşaat değerinin bulunmadığının belirtildiği; öte yandan, davalı Banka tarafından imar uyulamasının iptali istekli olarak açılan davanın, Tekirdağ İdare Mahkemesinin 2007/956 esas, 2008/880 karar sayılı kararıyla süre yönünden  reddedildiği  ve kesinleştiği görülmektedir.
    Bu belirlemelere göre, 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi gereğince davalıların iradesi dışında  idari işleme dayalı olarak  tecavüzlü durumun oluştuğu gözetilerek iki katlı  yapının kaim bedelinin davalılara ödenmesi suretiyle elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesi gerektiğinde kuşku yoktur. Ayrıca, tecavüzlü durum idari işlemden kaynaklandığına göre, davalıların kusurlarının bulunduğundan söz edilemez. Yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden de davalıların sorumlu tutulmayacağı kuşkusuzdur.
    Hal böyle olunca; tecavüzlü durumun imar uygulaması sonucunda oluştuğu gözetilerek, iki katlı yapının kaim değerinin keşfen saptanması, davacılara depo ettirilmesi, ondan sonra elatmanın önlenmesi ve yıkım davasının kabulüne, karar verilmesi gerekirken,  yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
    Davalıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden  ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.02.2012  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


     

    Hemen Ara