Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden vakıf adına olan ..parsel sayılı taşınmaza davalının taşkın inşaat yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi,yıkım ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur.
Davalı Dursun, davanın reddini savunmuştur.
Davanın kabulüne ilişkin kararın temyizi üzerine Dairece, zorunlu dava arkadaşlığının varlığı gözetilerek 1 parsel sayılı taşınmaz paydaşlarının davada yer almasının sağlanması gereğine değinilerek bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı D.. M..vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21.02.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat H.. K.. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu .. parsel sayılı taşınmazın A.. A.. Vakfı adına, komşu .. parsel sayılı taşınmazın ise davalılar adına kayıtlı olduğu, mahkemece yerinde yapılan uygulama sonucu .. parsel üzerinde bulunan bodrum zemin ve 1 normal kattan oluşan betonarme binanın, ..parsel sayılı taşınmazın 21.33 m²"lik kısmına taşkın olduğu anlaşılmaktadır.
Ne varki; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Bilindiği üzere; çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının yada kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşife hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkca gösteren kroki ve rapor alınmalıdır.
Somut olaya gelince, davalı tarafın bilirkişi raporuna itirazda bulunmasına rağmen ölçümün nasıl yapıldığı, hangi poligon noktalarından yararlanıldığı denetime olanak verecek şekilde açıklığa kavuşturulmuş değildir.
Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda yerinde yeniden uygulama yapılması, davacı idarece yaptırılan idari tahkikat sonucu çizilen krokininde değerlendirilerek uzman bilirkişilerden rapor alınması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, kabule görede; 492 sayılı Harçlar Yasasının 16. maddesi ve 4.3.1953 tarih 10/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca harca esas dava değerinin, anılan yerin keşfen belirlenen değeri ile istenilen ecrimisil ve varsa yıkım değerinin toplamından oluşacağı açıktır. Ne var ki elatılan yerin değeri ile hüküm altına alınan ecrimisilin toplam değeri üzerinden nispi harç ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince davacı yararına tek avukatlık ücreti verilmesi gerekirken, ayrı ayrı tayin ve takdir edilmeside isabetli değildir.
Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 21.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.