Dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2016/1030 Esas 2016/4880 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/1030
Karar No: 2016/4880
Karar Tarihi: 16.05.2016

Dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2016/1030 Esas 2016/4880 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Asliye Ceza Mahkemesi'nde dolandırıcılık suçuyla yargılanan iki sanık hakkında TCK'nın ilgili maddeleri gereği mahkumiyet hükmü verildiği belirtiliyor. Sanıkların köye gelerek hazine bulduklarını söyleyerek katılandan para istedikleri, hazineyi yurtdışına çıkaracaklarını belirterek katılanı dolandırdıkları ifade ediliyor. Mahkeme, sanıkların suç işlediğine karar vermiş ve sanıkların savunma hakkının kısıtlandığına dair temyiz itirazlarını reddetmiş ancak TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan hak yoksunluğuna ilişkin hükümdeki uygun olmayan düzenlemeler nedeniyle hükmü bozmuştur. Detaylı kanun maddeleri belirtilmemiştir.
15. Ceza Dairesi         2016/1030 E.  ,  2016/4880 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Dolandırıcılık
    HÜKÜM : TCK"nın 157/1, 62, 52/2-4, 53/1 maddeleri gereğince her iki sanık hakkında mahkumiyet


    Sanıkların dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine ilişkin hükümler, o yer Cumhuriyet savcısı ve sanık ... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Sanık ..."ın yanında sanık ... ile birlikte katılanın köyüne gelerek katılanın asker arkadaşının tavsiyesi üzerine geldiklerini, onun akrabası olduklarını söyledikleri, katılanın güvenini kazandıktan sonra ona yaptıkları bir kazıda hazine bulduklarını, hazineyi çıkarıp yurtdışına kaçıracaklarını, evinde bu hazineyi bir müddet muhafaza etmesi karşılığında kendisine de büyük para vereceklerini söyleyerek kazı yapmak üzere ayrıldıkları, aynı günün gecesi tekrar katılanın evine geldikleri, 3 adet sarı renkli tarihi değeri olmayan heykel gösterdikleri, şikayetçiye bu heykellerin çok değerli olduğunu, bir süre muhafaza etmesini söyledikleri, ayrıca yurtdışına çıkacaklarını söyleyerek para istedikleri, katılanın bankadan 13.000,00 TL para çekerek verdiği, daha sonra 30/03/2006 tarihinde katılanı telefonla arayarak, yurtdışından araç getirdiklerini, kendisine verilecek paranın bu aracın içerisinde olduğunu, aracın gümrükten çıkarılabilmesi için paraya ihtiyaç olduğunu söyleyerek, katılandan temyiz dışı sanık ..."a ait ...Bankası Şubesinde bulunan hesabına para göndermesini istedikleri, katılanın sanıkların yönlendirmesi ile 30/03/2006 tarihinde 8.820 TL, 04/04/2006 tarihinde 32.300 TL ve 05/04/2006 tarihinde 22.500 TL gönderdiği, sanıkların bu şekilde dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda;
    1-Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    O yer Cumhuriyet savcısının 28/11/2011 tarihinde verilen hükmü, 1412 sayılı CMUK"un 310/3. maddesinde belirlenen bir aylık süre geçtikten sonra 04/01/2012 tarihinde temyiz ettiği anlaşılmakla, vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
    2-Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Sanığın aynı suç kastı ile değişik tarihlerde katılandan para alarak teselsülen işlediği müsnet suçtan dolayı cezasında TCK"nun 43. maddesi gereğince arttırım yapılmaması yasaya aykırı ise de karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
    Sanık savunması, katılan beyanı ve dosya kapsamına göre sanığın üzerine atılı suçu işlediği anlaşılmakla mahkemenin mahkumiyete yönelik kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın savunma hakkının kısıtlandığına ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince hak yoksunluğuna hükmedilmesi,
    Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK"nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun"un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından, 5237 sayılı Kanun"un 53. maddesinin c bendinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerine, "5237 sayılı TCK"nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın (c) bendinde yer alan, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 16/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara