Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/944 Esas 2012/1583 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/944
Karar No: 2012/1583

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/944 Esas 2012/1583 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar tarafından tapuda kayıtlı taşınmaza davalıların hukuken hiçbir dayanakları olmaksızın işgal etmek ve kullanımlarını engellemek suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ile varsa taşınmaz üzerindeki yapı veya tesislerin yıkımını talep etmişlerdir. Davalılar ise iddiaların doğru olmadığını, davacıların tutunduğu tapu kaydının kendilerine ait taşınmazlarla hiçbir ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece davacıların dayandığı kaydın \"yoklama kaydı\" olduğu, yapılan uygulama sonucu bu kaydın dava konusu taşınmaza uygunluk sağlamadığına dair düzenlenen bilirkişi raporu karşısında anılan kaydın tasdikli mi, tasdiksiz mi olduğunun araştırılmadığı ve taşınmazın \"tapusuz\" olarak değerlendirildiği, davalıların en az 30 yıldır nizasız ve fasılasız zilyet oldukları, davalı yanın sunduğu harici satış sözleşmelerinin çekişmeli taşınmaza uyduğu, tapunun revizyon görmediği, davacıların 30 yıldır intikal taleplerinin bulunmadığı ve davacı yanın başka bir delille de iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazla ilgili olarak karardan sonra tapulama tutanağının tanzim edildiği ve eldeki dava gözetilerek malik hanesinin de açık bırakıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle elatmanın önlenmesi isteği yanında veya müstakil olarak açılan yıkım istekli dava sonunda kurulacak hüküm inşai nitelik taşıyacağından, bu tür davaların kadastro mahkemesinde çözümlenmesine yasal olanak yoktur. Bu sebeple mahkemece
1. Hukuk Dairesi         2012/944 E.  ,  2012/1583 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ: ESPİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 27/10/2010
    NUMARASI : 2008/176-2010/241

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, kök miras bırakanları adına tapuda kayıtlı taşınmaza davalıların hukuken hiçbir dayanakları olmaksızın işgal etmek ve kullanımlarını engellemek suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ile varsa taşınmaz üzerindeki yapı veya tesislerin yıkımını istemişlerdir.
    Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, davacıların tutunduğu tapu kaydının, kendilerine ait taşınmazlarla hiçbir ilgisinin bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davacıların dayandığı kaydın "yoklama kaydı" olduğu, yapılan uygulama sonucu bu kaydın dava konusu taşınmaza uygunluk sağlamadığına dair düzenlenen bilirkişi raporu karşısında anılan kaydın tasdikli mi, tasdiksiz mi olduğunun araştırılmadığı ve taşınmazın "tapusuz" olarak değerlendirildiği, davalıların en az 30 yıldır nizasız ve fasılasız zilyet oldukları, davalı yanın sunduğu harici satış sözleşmelerinin çekişmeli taşınmaza uyduğu, tapunun revizyon görmediği, davacıların 30 yıldır intikal taleplerinin bulunmadığı ve davacı yanın başka bir delille de iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.                           
    Dava, tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazla ilgili olarak karardan sonra tapulama tutanağının tanzim edilmiş olduğu ve eldeki dava gözetilerek malik hanesinin de  açık bırakıldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan ve Kadastro Yasasının 25.maddesi gereğince kadastro mahkemelerinin görevi kapsamında  bulunan ve inşai nitelik taşımayan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında o taşınmaz için kadastro tutanağının düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevinin sona ereceği ve davalara ait dosyaların aynı yasanın 27.maddesi hükmü uyarınca görevli olan kadastro mahkemesine devredileceği tartışmasızdır.
    Öncelikle belirtilmelidir ki, konusu gayrimenkul olan ve mülkiyet hakkından kaynaklanan elatmanın önlenmesi davaları taşınmazın aynına ilişkin olup, çekişmeye konu taşınmaz hakkında tutanağın düzenlenmesi ile taraflar arasındaki çekişmenin görevli olan kadastro mahkemesince çözüme kavuşturulacağı kuşkusuzdur. Görev, kamu düzeniyle ilgili olup, mahkemece davanın her safhasında res"en gözetilmesi gereken bir usul kuralıdır. Öte yandan; elatmanın önlenmesi isteği yanında veya müstakil olarak açılan yıkım istekli  dava sonunda kurulacak hüküm inşai nitelik taşıyacağından, bu tür davaların kadastro mahkemesinde  çözümlenmesine yasal olanak yoktur. O halde, mahkemece, elatmanın önlenmesi ve yıkım davalarının ayrılarak, elatmanın önlenmesi davasında, Kadastro Yasasının 27.maddesi hükmü gereğince görevsiz olduğu gözetilerek elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin dava dosyasının Kadastro Mahkemesine devrine (gönderilmesine) karar verilmesi ve yıkım istekli davada ise, elatmanın önlenmesi davasının bekletici sorun kabul edilmesi ve oradaki mülkiyet durumu kesinleştikten sonra, tarafların iddia ve savunmaları da değerlendirilmek suretiyle işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.02.2012  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara