Esas No: 2011/13576
Karar No: 2012/1554
Karar Tarihi: 16.2.2012
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/13576 Esas 2012/1554 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL 15. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2011
NUMARASI : 2009/40-2011/289
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, ... parsel sayılı taşınmazın mahlulen İ.. A..E. ve C. B. H. vakfından icareli olduğunu, taşınmazların mutasarrıflarının uzun yıllardır gaip olması nedeniyle Defterdarın kayyım atandığını, taşınmazın vakıf taşınmazı olup vakfı adına tescili gerektiğini ileri sürerek, gaiplik kararı verilmek suretiyle taşınmaz üzerindeki şerhler kaldırılarak mahlulen Vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mutasarrıflarının gaip olduğu ve taşınmazın vakfı adına tescili gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, gaiplik kararı verilmek suretiyle taşınmazın Vakfı adına tescili isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 1086 sayılı HUMY"nın 388, 6100 sayılı HMK"nın 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 1086 sayılı HUMY"nın 389., yine 6100 sayılı HMK."nın 297/2. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.Ne varki, uygulamada 1086 sayılı HUMY"nın 381.maddesinin son fıkrasının 6100 sayılı HMK."nın 294.maddesinin getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağı geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Somut olayda, değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararda gaipliğe ilişkin hüküm bulunmadığı halde,, gerekçeli kararda, gaipliğe ve tescile karar verilmesi şeklinde kısa kararla çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru olmadığı gibi, kabule göre de yasal hasım konumunda olan davalının yargılama giderleri ve bu giderlerden sayılan vekalet ücreti ile sorumlu tutulmuş olması da isabetsizdir.
Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.2.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.