Esas No: 2012/373
Karar No: 2012/1549
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/373 Esas 2012/1549 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA 19. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2010
NUMARASI : 2007/516-2010/512
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, açmış oldukları tapuda soyisim tashihi davasında, tashihini istedikleri payın, resmi akitte yer almasına rağmen tapu kütüğüne tescil edilmediğinin tespit edildiğini ve bu tescilin sağlanması hususunda işlem yapmak üzere kendilerine süre verildiğini ileri sürerek, anılan payın tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tapu sicilindeki hatanın resmi akitteki kaydın tapu kütüğüne yansıtılmamasından kaynaklandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Davacı, çekişme konusu payların resmi akitte yer almasına rağmen tapu kütüğüne tescil edilmediği hususunun açmış oldukları tapuda soyisim tashihi davasında tespit edilerek tescilin sağlanması hususunda kendilerine süre verildiğini iddia ederek tescil isteği ile eldeki davayı açmıştır.
Davalı Tapu Sicil Müdürlüğü, davanın kayıt malikleri aleyhine açılması gerektiğini ve kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, çekişme konusu taşınmazlarda pay ve paydanın uyumsuz olduğunun bilirkişi raporlarında belirtildiği, davacı tarafından Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/217 Esas sayılı dosyasında tapuda soyisim düzeltilmesi istemiyle dava açıldığı, o davada eldeki davanın sonucunun beklendiği anlaşılmaktadır.
Davacının, kayıt maliklerinden birinin payını istemediğini, resmi senet düzenlendiği halde bunun sicile yansıtılmadığı iddiası ile açıkta kalan pay yönünden istekte bulunduğuna göre, diğer kayıt maliklerinin husumet yöneltilmesi gerekmediği kuşkusuzdur.
Öte yandan, somut olayda davayı açan kişi M.. ve E. oğlu 1920 doğumlu İ.. B.. olup, diğer davada aynı davacı tarafından tapudaki “K.” olan soyadının “B..” olarak düzeltilmesi istenmiş olup, bilirkişi raporlarında 1958 tarihinde kendisine pay temliki yapılan kişi ise İ.. K.. olduğu belirtilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, uyuşmazlığın çözümünde İ.. K.. ile davacı İ.. B..’nın aynı kişi olup olmadığının tespiti önem taşımaktadır.
Hal böyle olunca, öncelikle HUMK’nun 45. maddesi (6100 Sayılı HMK’nun 166) uyarınca Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/217 E. sayılı dava dosyası ile eldeki davanın birleştirilmesi, ondan sonra eldeki davanın davacısı ile 1958 tarihinde kendisine pay temliki yapılan İ.. K..’nın aynı kişi olup olmadığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde saptanması, resmi aktin ve tüm dayanak belgelerin temini ve bütün bunlardan sonra oluşacak duruma göre açıkta kalan pay yönünden karar verilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değirdir.
Davalının, temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.