Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, imar uygulaması sonucu davalı F.. Z.. G.. adına tescil edilen 331 ada 5 parsel sayılı taşınmazın imar öncesi kadastral tapusu kapsamında kaldığını, imar işleminin İdari Yargı yerince iptal edildiğini ileri sürerek, kadastro parselinin ihyası ve elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.
Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taraf teşkili sağlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, kadastral parselin ihyası isteğine ilişkin olup mahkemece taraf teşkili sağlanamadığı gerekçesiyle davanın reddi ne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının ihyası istenen kadastral parselde paydaş olduğu, dava dışı paydaşlar bulunduğu, mahkemece de ihyası istenen taşınmazdaki paydaşların tamamının davada yer almalarının gerekli olduğundan bahisle davanın reddi yönünde hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, aktif dava ehliyeti bakımından, bir paydaş tarafından kadastral parselin ihyasının istenmesi hukuken mümkün olup, kadastral parseldeki diğer paydaşların dahili davacı olarak davaya dâhil edilmesine gerek bulunmamaktadır. Davacının kadastral parselde paydaş olduğu kayden belirlendiğine göre davanın açılmasında ve görülmesinde de hukuka aykırı bir durum bulunmadığı gözetildiğinde, mahkemenin ret gerekçeleri yerinde değildir.
Davacı, kadastral parselin ihyası, başka deyişle imar uygulaması ile oluşan imar parsellerinin tapu kayıtlarının iptali ile eski hale getirilmesini istemekte olup, bu durumda kadastral parselin kısmen ihyasını mümkün olmayacağından, ihyası istenen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespiti ile koşulları oluşmuş ise tamamının tapularının iptali yönünde karar vermek gerekir. Diğer taraftan tapu iptal ve tescil davalarının kayıt malikleri aleyhine açılacağı da tartışmasızdır.
Somut olayda; husumet sadece 5 nolu imar parselinin kayıt maliklerine yöneltilmiş, ihyası istenen parselin tedavüllü olan diğer imar parsellerinin kayıt maliklerine davada husumet yöneltilmemiştir.
O halde, öncelikle ihyası istenen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespiti ile bu taşınmaz maliklerinin davada yer almalarının sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir, kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.