Taraflar arasında görülen davada;
Davacılardan N.. A.., miras bırakanları K.. N.."den intikal eden taşınmazların intikal işlemlerinin yapılması amacıyla davalı İ.."i vekil tayin ettiğini, bu olaydan sonra yurt dışına çıktığını ve 2007 yılında tekrar geldiğinde 947 ada 2 nolu parseldeki murislerinden intikal eden paylarının vekil tarafından bir kısım davalılar murisi M.. H.."ye satıldığını öğrendiğini, taşınmazın değerinin çok altında gerçekleştirilen bu satışın talimat ve bilgisi dışında olup, satış bedelinin de ödenmediğini, vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını, davalılar murisi ve vekilin el ve işbirliği içerisinde olduklarını, ayrıca kendisi tarafından diğer davacı A.. E.."a velayeten işlem yapıldığından Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kayyım vasıtası ile işlem yapılmadığından yasal şekil şartının da yerine getirilmediğini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil olmazsa tazminat isteminde bulunmuş, birleşen davasında da aynı taleplerini kayıt maliki davalı İnteks şirketine de yöneltmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacı tarafın iradesinin fesada uğradığı iddiasının ispatlanamadığı, davalı şirketin iyiniyetli olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.02.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı asil N.. A.. Ü.. ve vekili Avukat S.. P.. ile temyiz edilen davalılar N.. K.. vd. vekili Avukat H.. K.. diğer davalı .. Uluslararası Tekstil San. ve Tic. A.Ş. vekili Avukat E.. K.. geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı İ..kili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava ve birleşen dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıların miras bırakanı K.. N.."ye ait 947 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 1/5 payın ölümü ile mirasçıları davacılara intikalinden sonra davalı vekil İ.. D.. tarafından 15.12.2000 tarihli akitle davalı M.. H.."ye satış yoluyla devredildiği, M.. H.."nin de anılan bu payı birleşen dosya davalısı şirkete 25.07.2002 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği, ... ada 1 ve .. nolu parsellerin tevhit edilerek .. ada . nolu parselin oluştuğu ve anılan bu parselin davalı şirket adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, vekil İ.. tarafından kendisine temlik yapılan M.. H.. ilk el, ondan edinen davalı .. şirketi ise ikinci el konumunda olup, anılan şirketin edinmesinde iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde TMK"nun 1023 maddesi koruyuculuğundan yararlanacağı kuşkusuzdur. Gerçekten de, mahkemece yapılan inceleme ve araştırma neticesinde kayıt maliki olan .. şirketinin vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilen ve bilmesi gereken konumda ve ayrıca el ve işbirliği içerisinde olmadığı tespit edilmek suretiyle tapu iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. O halde bu yöne değinen davacıların temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Ancak, davacılar tapu iptal ve tescil isteğinin yanında taşınmazın bedelinden kaynaklanan tazminat isteğinde de bulunmuş ve satış bedeli adı altında bir bedelin de kendisine ödenmediğini ileri sürmüşlerdir.
Hemen belirtilmelidir ki, gerçekten de satış bedelinin ödenmediğinin anlaşılması halinde vekilin bu bedel nedeniyle sorumluluğu cihetine gidileceğinde kuşku yoktur. Ne varki, mahkemece bu konuda taraf delilleri toplanılarak gerekli değerlendirme yapıldıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, davada iradeyi ifsat edici hukuki sebeplere dayanılmadığı, başka bir ifade ile bu yolda bir iddia bulunmadığı halde bu istek bakımından iradenin fesada uğradığının kanıtlanmadığı gerekçesiyle bu isteğin de reddine karar verilmesi isabetsizdir. Diğer taraftan Pendik 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde aynı taşınmazın bedelinin ödenmediğinden bahisle açılan tazminat (alacak) davasının 2007/556 E. sayılı dava dosyası ile derdest olduğu da görülmektedir. Öyle ise, 6100 Sayılı HMK"nun 166 maddesi (1086 Sayılı HUMK"nun 45 maddesi) hükmü uyarınca her iki dava arasında fiili ve hukuki irtibat bağı bulunduğundan davaların birleştirilmesi ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu hususların göz ardı edilmiş olması da isabetsizdir.
Öyle ise davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenenden alınmasına, 14.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.