Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, murisinin .., ile .. ve .. parsel sayılı taşınmazlarını muvazaalı olarak davalıya devrettiğini ileri sürerek, halen davalının uhdesinde bulunan 157, 158, 159, 165, 171 ile ... parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptaliyle payı oranında adına tescilini; davalıya temlik edilmesine rağmen kamulaştırma işlemine tabi tutulan 303, 305,306 ve .. parsel sayılı taşınmazların ise kamulaştırma bedelinin payına isabet eden kısmının tahsilini istemiştir.
Davalı, bedelsiz temlik iddialarını kabul ettiğini belirtmiş, ancak kamulaştırma sonucu elde edilen paranın murise teslim edildiğini savunmuştur.
Mahkemece, iptal tescil isteğinin kabulüne, tazminat isteğinin ise reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava,muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında iptal tescile ve temlike konu olan taşınmazlardan kamulaştırılanların bedelinden miras payı oranında tahsile karar verilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece; 157,158,159,165,171,1686 ve .. parseller yönünden davanın kabulüne; diğer parseller açısından ise tazminat isteğinin reddine karar verilmiş; hüküm yalnızca davacı tarafından tazminat bakımından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişmeli taşınmazların aynı günlü farklı akitlerle 16.4.1997 tarihinde davalıya satış biçiminde temlik edildiği, daha sonra bu taşınmazlardan 303,305,306 ve 307 parsellerin kamulaştırıldığı ve bedelinin davalı adına bankaya yatırıldığı, davalının tüm parseller bakımından muvazaa olgusunu doğruladığı ve taşınmazları bedelsiz aldığını kabul ettiği anlaşılmıştır. Somut olayda , kamulaştırılan taşınmazlar kamulaştırma öncesi kayden elbirliği mülkiyetine tabi olmayap davalı adına kayıtlıdır.Nitekim bedel de davalı adına yatırılmıştır.Öte yandan miras bırakanın terekesi elbirliği mülkiyetine tabi ise de, mirasçılar arasında paylı mülkiyet hükümlerinin uygulanması gerektiği ve esasen bankaya yatırılan paranın da bölünebilir nitelikte olduğu, ayrıca muris muvazaasına ilişkin 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararının içeriği ve hükmü gereği pay oranında istekte bulunulabileceği gözden kaçırılmamalıdır. Kaldı ki, diğer mirasçılar da dava dilekçesi tebliğ edilmek suretiyle davaya dahil de edilmişlerdir. O halde , eldeki davada kamulaştırma bedelinden pay oranında istekte bulunulmasında yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Diğer taraftan; davalının kamulaştırma bedelini miras bırakana ödediği biçimindeki savunması nedeniyle bulunduğu ödeme def"inde kanıt yükümlülüğü davalıya ait olmasına rağmen, mahkemece davalıya yemin teklif edip etmeyeceğinin davacıdan sorulması, davacı tarafça ispat yükünün kendisinde olmadığının dile getirilmesine rağmen bu husus dikkate alınmayarak davalı tarafça icra edilen yemine değer verilmesi doğru değildir.
Hal böyle olunca, kamulaştırılan taşınmazlar bakımından kamulaştırma bedelinin davalı tarafından miras bırakana ödenip ödenmediğinin yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması isabetsizdir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.2.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.