Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar vekili, davaya konu taşınmazların ortak miras bırakan tarafından mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla davalılara devredildiğini ileri sürerek davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile veraset belgesindeki payları oranında davacılar adına tapuya tescilini istemiştir.
Davalılardan V.. ve M. M. davayı kabul etmiş; davalı C. M.. ise davacıların miras paylarını satın aldıklarını bu nedenle davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davayı kabul eden davalılar V.. ve M. M.. yönünden davanın kabulüne, davalı C.. M.. yönünden ise iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davalılar V.. ve M.. yönünden davanın kabulüne, diğer davalı C.. yönünden reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; .. ada .. ve .. parsel sayılı çekişmeye konu edilen taşınmazların tarafların ortak miras bırakanı M.. M.."a ait iken, 1992 tarihinde her iki taşınmazın da 1/3"er paylarla davalılara satış sureti ile temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Davacılar, miras bırakanın yapmış olduğu temliklerin kendilerinden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlar; davalılar V.. ve M.. iddianın doğru olduğunu belirterek davayı kabul etmişler; diğer davalı C.. ise, davaya karşı çıkmış ve miras bırakandan kalan taşınmazların taksim edildiğini ve davaya konu parsellerdeki 1/3 payların kendisine bırakıldığını belirterek karşı tarafa yemin teklif etmiş ve mahkemece de bu yemin teklifine dayanılarak davalı C.. bakımından davanın reddi cihetine gidilmiştir.
Hemen belirtilmeledir ki, TMK madde 6 uyarınca herkes iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. Davada muris muvazaası nedenine dayanıldığına göre, işlemin muvazaalı olduğu hususunun davacı tarafça ispatı gereklidir. İddiasını ispatla mükellef olan tarafın ancak iddiasını ispat edememesi halinde şayet davada yemin deliline de dayanmışsa karşı tarafa yemin teklif etme hakkının varlığı tartışmasızdır. İlke bu olmakla beraber, somut olayda ispat külfeti kendisine düşmeyen davalının davacıya yemin teklif etmiş olmasının ve bunun sonucu olarak mahkemece sonuca gidilmesinin yasal olduğu söylenemez.
Ne var ki, kendilerine pay devredilen davalılar V.. ve M.. miras bırakanın yapmış olduğu pay temliklerinin muvazaalı olduğunu benimseyerek davayı kabul etmişlerdir. Buna göre, aynı akitte davalı C.."e yapılan temlikin muvazaa ile illetli bulunmadığını söylemek olanaksızdır.
Hal böyle olunca, C.. yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken,yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Davacıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.2.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.