Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, miras bırakanın maliki olduğu 1 nolu bağımsız bölümün vekil olan davalı A.. tarafından diğer davalıya satış suretiyle temlik edildiğini, işlem tarihinde murisin ehliyetsiz olup, vekalet görevinin de kötüye kullanıldığını ileri sürerek, tapunun iptaline ya da 10.000.-TL maddi tazminata ve 1500.-TL ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, murise davacının bakmadığını, murisin taşınmazın bedelinin kaldığı huzur evine bağışlaması için vekaletname verdiğini, isteği doğrultusunda taşınmaz satılarak bedelinin huzurevine bağışlandığını, iddiaların yerinde olmadığını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın davalı A.."ya satışı sırasında miras bırakanın fiil ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaline ve muris M. G.. adına tesciline, ayrıca ecrimisile karar verilmiştir.
Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil-ecrimisil; olmadığı takdirde tazminat isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Gerçekten de, miras bırakanın vekalet verdiği tarihte hukuksal ehliyete sahip olmakla birlikte temlik tarihinde ehliyetsiz olduğu Adli Tıp Kurumu 4.İhtisas Kurulu raporuyla saptanarak ilk el durumunda bulunan davalı hakkında açılan davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
Ancak, Türk Medeni Kanununun 28.maddesindeki kişiliğin ölümle son bulacağı hükmü ve dolu pafta sistemi ile doğru sicil oluşturma ilkeleri gereği ölü kişi adına tescile karar verilemeyeceği, taşınmazın miras bırakanın mirasçıları adına tescilinin gerekeceği kuşkusuzdur.
Diğer taraftan, ecrimisil isteğinin kısmen kabul kısmen reddedilmesi ve kararın kesin nitelikte olduğunun bildirilmesi hususları temyiz konusu yapılmadığından bozma nedeni sayılmamış olup, yargılama giderinin ecrimisilin kısmen kabul edildiği gözetilerek hesaplanması gerektiği de açıktır. Ayrıca, bedelin ve yargılama giderlerinin hangi davalıdan veya davalılardan hangi yöntemle, diğer bir deyişle birlikte mi yoksa ayrı ayrı olarak mı tahsili gerekeceği konusunda karar verilmemiş olması da doğru değildir.
Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.