Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/13703 Esas 2012/1290 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/13703
Karar No: 2012/1290

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/13703 Esas 2012/1290 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, annelerinin hukuki ehliyetinin olmadığı iddiasıyla torunlarına bir taşınmazı devrettiğini ve bu temlik işleminin geçersiz olduğunu öne sürerek tapu kaydının iptali ve taşınmazın annelerinin adına tescil edilmesini talep etmişlerdir. Mahkeme, asıl davada davacıların aktif husumet ehliyetinin olmadığı, birleşen davada ise temlikin yapıldığı tarihte hukuki ehliyetinin olmadığı adli tıp raporuyla sabit olan kişinin mirastan mal kaçırma kastıyla hareket ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak temyiz duruşmasında davacıların aktif husumet ehliyetlerinin yargılama sırasında ortaya çıktığı ve dava şartının gerçekleştiği anlaşıldığından, hüküm bozulmuştur. Kanun maddeleri: HMK'nun 51. maddesi, TMK'nun 462/8 ve 640. maddeleri.
1. Hukuk Dairesi         2011/13703 E.  ,  2012/1290 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ: MARMARİS 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 05/07/2011
    NUMARASI : 2004/190-2011/338

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;   
    Davacılar, anneleri F. U.’ın 97 yaşında olup hukuki ehliyetinin olmadığını,  122 ada, 2 parsel sayılı taşınmazını, vekil kıldığı oğlu K. U. aracılığıyla torunu olan diğer davalı F. U.’a satış yoluyla devrettiğini, F. U.’ın vesayet altına alınması gerektiğini, temlik işleminin mutlak butlanla batıl olduğunu, ileride doğacak miras haklarına dayanarak eldeki davayı açtıklarını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile taşınmazın F. U. adına tesciline karar verilmesini istemişler, aşamalarda F. U.’ın ölmesi üzerine açtıkları birleşen davada ise; akli melekelerinin olmadığı bir dönemde eski tarihli bir vekâlete dayalı olarak gerçekleştirilen temlikin diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu bildirerek miras payları oranında iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.
    Davalılar, dava tarihi itibariyle F.. U.’ın sağ olduğunu, dava açma ehliyetlerinin olmadığını, akli melekerinin yerinde olduğunu, iradesine uygun olarak düzenlenen vekâlete dayalı olarak yapılan temlikin talimatı doğrultusunda gerçekleştirildiğini, alım gücünün olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır. 
    Mahkemece; asıl dava bakımından davacıların aktif husumet ehliyetinin olmadığı, birleşen dava bakımından ise temlik tarihi itibariyle ehliyetsiz olduğu adli tıp raporu ile sabit olan murisin mirastan mal kaçırma kastıyla hareket ettiğinden sözedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine, davacıların miras haklarına dayalı olarak ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı olarak iptal ve tescil davası açma haklarının saklı tutulmasına karar verilmiştir.
    Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.                                
     Asıl dava; ehliyetsizlik, birleşen dava ise muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece; asıl dava bakımından aktif husumet ehliyeti yokluğundan, birleşen dava bakımından ise temlik tarihi itibariyle ehliyetinin olmadığı adli tıp raporu ile sabit olan murisin, mirastan mal kaçırma kastıyla hareket ettiğinden sözedilemeyeceği ve mirasçı olan davacıların ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı iptal ve tescil davası açma haklarının saklı olduğu saptanarak davanın reddine karar verilmiştir.   
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıların, anneleri F. U..’ın kayden maliki olduğu .. ada, .. parsel sayılı taşınmazını, vekil kıldığı oğlu K.. aracılığıyla torunu F. U..’a satış yoluyla temlik ettiği, temlik tarihinde hukuki ehliyetinin olmadığı iddiasıyla eldeki iptal tescil davasını,  Marmaris Sulh Hukuk Mahkemesinde de F.. U..’ın vesayet altına alınması isteği ile 2004/216 Esas sayılı dava açtıkları, yargılama sırasında “temlikin yapıldığı tarih itibariyle F.. U..’ın hukuki ehliyetinin olmadığının” Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinin 28.03.2011 tarihli raporu ile saptandığı ancak 12.09.2004 tarihinde ölümü üzerine vesayet dosyası bakımından “davanın konusuz kaldığı” gerekçesiyle hüküm kurmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.Gerçekten de; 6100 sayılı HMK’nun 51. maddesinde (1086 sayılı HUMK’nun 38. maddesi )  “dava ehliyeti ” dava şartı olarak benimsenmiştir. Öte yandan 03.03.1993 tarih, 773/82 sayılı Hukuk Genel Kurulu kararında da; dava şartlarının davanın açıldığı tarihten, hükmün kurulduğu tarihe kadar varlığını devam ettirmesinin temel kural olduğu açıkça vurgulanmıştır. Bu yasal düzenlemeler ve yargısal uygulamalar karşısında şüphesiz hâkim, davanın başında dava şartlarının mevcut olup olmadığını kendiliğinden (re’sen) araştırmak zorundadır. Ne var ki; dava açılırken bulunmayan dava şartının yargılama sırasında tamamlanması halinde dava ekonomisi yönünden davanın esasına girilerek sonuçlandırılması gerekeceği de gerek doktrinde gerekse Yargıtayın istikrar kazanmış içtihatlarıyla kabul edilmiştir. Başka bir deyişle yargılama sırasında dava şartı noksanlığının ortadan kalkması halinde 6100 sayılı HMK’nun 30. maddesindeki usul ekonomisine ilişkin düzenleme karşısında davanın reddedilemeyeceği kuşkusuzdur.
    Somut olayda; temliki yapan ve hukuki ehliyetten yoksun olduğu iddia edilen Fatma Uysal’ın dava açıldığı tarihte sağ olduğu, davanın Türk Medeni Kanununun 405 ve devamı maddelerince atanmış TMK’nun 462/8 maddesi uyarınca husumete izin yetkisi almış vasi tarafından açılmadığı dolayısıyla “aktif dava ehliyetine” ilişkin dava şartının gerçekleşmediği düşünülse de anılan kişinin yargılama sırasında ölmesi üzerine, Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/700 esas, 2007/677 karar sayılı mirasçılık belgesinde yer alan mirasçıların davada yer aldığı, dava dışı mirasçı kalmadığı, bir başka deyişle TMK’nun 640. maddesi hükmü uyarınca “davaya iştirak” sağlandığı anlaşıldığına göre yargılama sırasında dava şartına ilişkin eksikliğin giderildiği kabul edilmelidir.
    Hal böyle olunca, yargılama sırasında davacılar yönünden dava şartının oluştuğu gözetilerek işin esası yönünden tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerin toplanması, hükme yeterli araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar  verilmesi gerekirken değinilen husus gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile kararın açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.02.2012  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara