Esas No: 2011/13345
Karar No: 2012/1267
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/13345 Esas 2012/1267 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: AKÇAABAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2011
NUMARASI : 2010/214-2011/404
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalılara ait .. ada .. parsel sayılı taşınmazın kıyıda kalan kısmının tapusunun iptalini istemiştir.
Davalılar, çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalmadığını, 1971 yılından beri tapulu taşınmazları olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen mahkeme kararı Dairece, uygulama eksikliğinden ötürü bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, Hazine tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, 3621 sayılı Kanundan kaynaklanan tapu iptali ve taşınmazın sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; hükmüne uyulan bozma kararı gereğince yapılan araştırma ve uygulama neticesinde elde edilen bilirkişi raporuna ekli krokiye göre, C harfi ile gösterilen ve kırmızı ile boyalı bölümün Kıyı Kanununun 4.maddesinde ve Anayasanın 43.maddesinde tanımı yapılan kıyıda kaldığı ve ayrıca bu bölümün A.. Gezici Arazi Kadastro Hakimliğinin 15.09.1956 tarih 28 esas ve 184 karar sayılı ilamının eki krokide A harfi ile gösterildiği ve kayıt miktar fazlası kumluk olarak bırakıldığı, bir başka ifade ile bu bölüm üzerinde verilen karar ile özel mülkiyet ihdas edilmediği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar, bozma kararında 5841 sayılı Yasa gereğince davanın reddine değinilmiş ve mahkemece dava reddedilmiş ise de, anılan Yasa 12.05.2011 tarih, 31/77 sayılı Anayasa Mahkemesi Kararıyla iptal edilmiş ve 23.07.2011 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiş olduğundan, kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında kesin hüküm halini almayan davaların iptal kapsamında bulunacağı açıktır.
O halde, Anayasanın 141.maddesi hükmü uyarınca A.. Gezici Arazi Kadastro Hakimliğinin 15.09.1956 tarih 28 esas ve 184 sayılı kararına değer verilmek suretiyle eldeki davada bilirkişilerce düzenlenen rapora ekli krokide C harfi ile gösterilen bölüm yönünden sicil kaydının kütükten terkini ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddesi hükmü uyarınca kadastro tespit harici bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, davanın tümden reddedilmiş olması isabetsizdir.
Öte yandan, yargılama masraflarıyla ilgili olarak, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasa"nın 16. ve 17. maddeleriyle 3402 Sayılı Yasa"ya eklenen 36/A ve geçici 11. maddelerinde, “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından açılan ve henüz infaz edilmemiş bulunan dava ve kararlarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dâhil yargılama gideri yükletilemeyeceği...” yönündeki düzenlemelerin uygulanması gerekeceği de gözden uzak tutulmamalıdır.
Hazinenin temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.