Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/13671 Esas 2012/1115 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/13671
Karar No: 2012/1115

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/13671 Esas 2012/1115 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı Hazine, davalı şirkete ait taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısmının tespit dışı bırakılması, kumluk alan olarak kabul edilen kısmının tespit dışı bırakılması ve tescile tabi olan kısmının Hazine adına tapuya tescil edilmesi için dava açmıştır. Mahkeme, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak Anayasa Mahkemesi'nin 5841 sayılı Yasa'yı iptal etmesi sonrasında karar bozulmuş ve tarafların iddiaları doğrultusunda yeni bir inceleme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Sonuç olarak, Hazine'nin temyiz itirazı kabul edilerek kararın bozulması kararlaştırılmıştır. Kanun maddeleri olarak 6099 sayılı Yasa'nın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasa'nın 36. maddesi hükmüne bazı ilaveler getiren 36/A maddesi ve Anayasa'nın 153. maddesi belirtilmiştir. Ayrıca, işin esası bakımından 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da değerlendirme kapsamına alınmıştır.
1. Hukuk Dairesi         2011/13671 E.  ,  2012/1115 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : TEKKEKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 29/09/2011
    NUMARASI : 2011/152-2011/184

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, Hazine, davalı şirkete ait .. parsel sayılı taşınmazın toplam 7071.88 m²"lik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını, 4379,86 m²"lik kısmının ise kıyı kenar çizgisi dışında ancak kıyının devamı niteliğindeki kumluk alan olduğunu kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek,  taşınmazın 7071.88 m²"lik kısmının tespit dışı bırakılmasına, 4379.86 m²"lik kısmının tescile tabi olmayan kısmının tesbit dışı bırakılmasına, tescile tabi olan kısmının ise Hazine adına tapuya Tesciline ve elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; 6099 sayılı Yasa hükümleri gözetilerek yargılama giderleri yönünden değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
    Karar,  davacı tarafça süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi  raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü                                    
     Dava; tapu iptali, kayıt terkini ve elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup, yerel mahkemece son kurulan hükmün temyizi üzerine; 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca hak düşürücü süreden dolayı davanın reddinin doğru olduğu, ancak 19.01.2011 tarihinde yürülüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasanın 36. maddesi hükmüne bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulup tutulamayacağı hususunun değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulduğu görülmektedir.Gerçekten de; işin esası bakımından 5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş, daha sonra ise  karar resmi gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.
    Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasanın 153.maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.3.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve  henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Öyleyse, davanın hak  düşürücü  süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi"nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira, kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer. Hal böyle olunca; işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 19.1.2011 tarihde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar  bozulmalıdır.
    Davacı Hazine"nin, temyiz  itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,  09.02.2012  tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.


     

    Hemen Ara