Esas No: 2011/11776
Karar No: 2012/1071
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/11776 Esas 2012/1071 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacılar, bir apartmanın çatı katına kurulan baz istasyonunun sağlık sorunlarına neden olduğunu iddia ederek faaliyetin durdurulmasını ve kaldırılmasını istemişlerdir. Mahkeme, baz istasyonunun yerleşim birimi içinde kaldığı ve insan sağlığına zararlı olduğuna dair deliller olduğu gerekçesiyle davanın bir kısmının kabulüne karar vermiştir. Ancak, bilirkişi raporunun yetersiz ve noksan olduğu ve uzman kişilerin görüşüne başvurulması gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle, karar temyiz edilerek bozulmuştur. Kanun maddeleri olarak, Türk Medeni Kanunu'nun 737. ve devam eden maddelerine ve Elektronik Haberleşme Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddetinin Uluslararası Standartlara Göre Maruziyet Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Kontrolü ve Denetimi Hakkında Yönetmeliğin 11. ve 12. maddeleri de kararda belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: BURSA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/12/2010
NUMARASI : 2009/560-2010/564
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, davalı şirketin diğer davalıların kat maliki oldukları 3860 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki apartmanın çatı katına baz istasyonu kurduğunu ve bu baz istasyonunun çok yakınında oturan (komşu) kişiler olarak sağlıklarının zarar gördüğünü, yerleşim birimi alanında kalan baz istasyonlarının insan sağlığına zararlı olduğu ve kanser vakıalarını arttırdığı düşüncesinin insanların psikolojilerini olumsuz yönde etkilediğini, yaşam kaliteleri bakımından endişe duymalarına yol açtığını ileri sürerek, baz istasyonunun faaliyetinin durdurulmasını ve kaldırılmasını istemişler; 6.12.2010 tarihli dilekçeyle, dahili davalılardan İ. mirasçıları hakkındaki davayı atiye terk ettiklerini bildirmişler; 08.09.2010 tarihinde davacılardan A. Ş.n ve G. davadan feragat etmişlerdir.
Davalı A., davayı kabul ettiğini bildirmiş; davalı A.n ile davalı şirket tarafından davanın reddi savunulmuş; diğer davalılar ve dahili davalılar ise, davaya yanıt vermemişlerdir.
Mahkemece, davacılar A.Ş.n ve G.’in davasının feragat nedeniyle reddine, dahili davalı İ. Z. B. mirasçıları yönünden a. terk edilen davada karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar ile dahili davalılar aleyhindeki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı Turkcell iletişim hizmetleri A.Ş. Vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan baz istasyonunun faaliyetinin durdurulması ve kaldırılması isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıların, davalı şirketin diğer davalılara ait 3860 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki binanın çatı katına baz istasyonu kurduğu, baz istasyonunun tamamen yerleşim birimi içerisinde kaldığı, davacıların bundan dolayı sağlıklarının bozulduğu, yerleşim alanında kalan baz istasyonunun insan sağlığına zararlı olduğu ve kanser vakıalarını arttırdığı, psikolojilerinin olumsuz yönde etkilediği, endişe duymalarına yol açtığı iddialarını ileri sürerek, eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır.
İddianın bu içeriği ve niteliğine göre taraflar arasındaki çekişmenin Türk Medeni Kanununun 737. ve devam eden hükümlerinde ön görülen komşuluk hukukundan kaynaklandığı açıktır. Hemen belirtilmelidir ki, baz istasyonu adı verilen tesislerin işletilmesi sonucu geniş halk kitlelerine yarar sağladığı ve hizmet verildiği kuşkusuzdur. Ancak bu yararın sağlanması karşısında kişilerin zarar görmesi de kabul edilemez. Buna göre, hizmetten elde edilen yarar ile bunun karşısında verilen zararın değerlendirilmesinde zorunluluk vardır. Öte yandan, hiçbir hizmetin insan yaşamı kadar önem ve öncelik taşıdığı da düşünülemeyeceği gibi yararlı bir hizmetin karşılığı olarak insanın sağlığından olması uygun bir sonuç olarak kabul edilemez. Öyleyse, böyle bir tehlikenin varlığının saptanması halinde gerekli önlemlerin alınmasının zorunlu ve kaçınılmaz olduğu da tartışmasızdır.
Diğer taraftan; konuyla ilgili "Elektronik Haberleşme Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddetinin Uluslararası Standartlara Göre Maruziyet Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Kontrolü ve Denetimi Hakkında Yönetmelikte" bir kısım usul ve esasa dair düzenlemelere yer verilmiş olup, yönetmeliğin 12. maddesinde ölçüm yapacak personelin nitelikleri belirtilmiş ve 11. maddesinde de ölçümde kullanılacak cihazların ne olacağı belirtildikten sonra nitelikleri ve özellikleri sayılmıştır.
Somut olayda; mahkemece, çekişme konusu baz istasyonunun konumu, yerleşim yerine ve davacıların oturduğu binalara yakınlığı itibariyle uzun sürede kişi ve çevreye zarar vereceği ve istasyonun bulunduğu yerde kullanılmasının sakıncalı olacağı gerekçesiyle, davadan feragat edenler dışındaki davacılar bakımından davanın kabulüne karar verildiği görülmektedir.
Gerçekten de, çekişmeye konu baz istasyonunun konumu itibariyle insanların yoğun olarak yaşadıkları alan içerisinde kurulduğu sabittir.
Ne var ki; mahkemece hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişi, yönetmeliğin 12. maddesinde belirtilen yerlerden temin edilmediği gibi, tespit edilen radyasyon değerlerinin referans değerlerinin altında dahi olsa, uzun süre maruz kalınması halinde kişilere ve çevreye zarar verip vermeyeceği ve verilecek zararların neler olabileceği hususunda bilgi birikimine ve branşına sahip uzman bilirkişiye, bilirkişi heyetinde yer verilmediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; Elektronik Haberleşme Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddetinin Uluslararası Standartlara Göre Maruziyet Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Kontrolü ve Denetimi Hakkında Yönetmeliğin 12. maddesinde belirtilen niteliklere haiz bilirkişiler ile uzun süreli radyasyona maruz kalmanın insan sağlığı üzerindeki etkileri konusunda görüş bildirebilecek uzman kişinin de aralarında yer aldığı bilirkişi heyeti ile birlikte mahallinde yeniden keşif yapılması; davacıların taşınmazları ile çekişme konusu baz istasyonunun konumları da gözetilmek suretiyle, aynı yönetmeliğin 11. maddesinde belirtilen ölçüm cihazları vasıtasıyla gerekli ölçümlerin yapılarak yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda bilirkişilerden rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, noksan ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalı şirket vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.