Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, kayden paydaşı oldukları .. parsel sayılı taşınmaza, davalının tek katlı yapısının imar uygulaması sonucunda taşkın hale geldiğini, ancak davalının anılan yapının üzerine kat çıkarak yeni daireler yaptırmakta olduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinde bulunmuşlardır.
Davalı, 1985 yılında inşaat ruhsatı alarak kendi taşınmazına evini yaparak, 1986 yılında yapı kullanma izni aldığını, 1991 yılında belediyece yapılan imar uygulaması sonucunda taşkınlığın meydana geldiğini, 26.07.1999 tarihinde inşaat ruhsatının yenilenerek ve tadilat projesinin onaylanması üzerine inşaatına devam ettiğini, iyiniyetli olduğunu ve kusurunun bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davanın reddine dair önceden verilen kararın, Dairece; "...binanın taşkın kısmının bedeli saptanıp, mahkeme veznesine depo ettirilmesi, ondan sonra elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesi..." gereğine değinilerek bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda "davanın kabulü ile davalıya ait 314 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın davacıya ait 313 parsele elatmasının önlenmesine, binanın yıkımına, depo edilen bina değerinin davalı yana ödenmesine" karar verilmiştir.
Karar, davacı A.. D. D. vekili ile davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin olup, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, kural olarak sadece imarla oluşan taşkınlığın bedelinin ödenmek üzere depo ettirilmesi gerekir ise de, mahkemece yapılan keşifler sonucunda düzenlenen uzman bilirkişilerin raporlarında; imar öncesi mevcut olan ve imarla taşkın hale gelen bina bölümünün ( o tarihte mevcut tek katın ) yıkılması halinde binanın taşıyıcı sisteminin bozulacağı ve tamamının yıkılacağı bildirilmiştir. O halde, mahkeme veznesine depo ettirilecek bedelin buna göre belirlenmesi zorunludur.
Öte yandan, imardan sonra davalı tarafından inşa edildiği anlaşılan diğer kısımların taşkın bölümlerinin anılan hesaba dahil edilmesi 3194 Sayılı Yasanın 18/9 maddesinde düzenlenen ilkeye aykırıdır.
Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.