Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, mirasbırakan babası Z.. E."ın mirasçıdan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak çekişme konusu 186 ve 622 parsel sayılı taşınmazlarını dava dışı İ.."i aracı kılmak suretiyle davalı oğlu M.."e temlikini sağladığını ileri sürerek tapu iptal isteğinde bulunmuştur.
Davalı, iyiniyetle taşınmazları satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı M. vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden anlaşılacağı üzere davacı mirasbırakanı babası Z.. E.."ın aracı kullanarak ve muvazaalı olarak davalı taşınmazları davalıya devrettiğinden bahisle taşınmazların tapu kayıtlarının iptalini istemiş, mahkemece davanın kabulüne, davacının miras payı oranında davalı taşınmazların tapu kayıtlarının iptaline ve davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinin başlık bölümünde " Dava....Tapu İptali ve Tescil" ibaresinin yazıldığı, bunun dışında dava dilekçesinde dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptalinin talep edildiği, dilekçe kapsamından, taşınmazların davacı adına tescilini isteyen herhangi bir beyanın yer almadığı görülmektedir. Davacı tarafça yargılama aşamasında da taşınmazların davacı adına tescili istenilmemiş, aksine 3.11.2009 günlü oturumda davacı vekili, taşınmazların tapusunun müvekkilinin hissesine düşen miktarın iptalini talep ettiğini, taşınmazların terekeye dönmesi talebi olmadığını imzalı beyanı ile bildirmiştir. Yani davacı, davalı taşınmazların çap kayıtlarının iptalini istemiş, adına tescil veya taşınmazların terekeye döndürülmesini istememiştir.Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktar ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği- dolu pafta sistemi- genel ilke ile bağdaşmaz. (YHGK 23.9.1983 tarih,981/8-441 esas,1983/ 849 sayılı kararı)
Hal böyle olunca, mahkemece, davacıya ayrıca tescil davası açması için imkan tanınması ve ayrı bir tescil davası açılması halinde her iki davanın birleştirilmesi, ondan sonra tapu iptal ve tescil isteği yönünden işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin yazılı olduğu üzere işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalı M.. vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.