Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/13144 Esas 2012/1010 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/13144
Karar No: 2012/1010
Karar Tarihi: 08.02.2012

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/13144 Esas 2012/1010 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/13144 E.  ,  2012/1010 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ: AKÇAABAT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 24/06/2009
    NUMARASI : 2008/47-2009/236

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı Hazine, davalılara ait taşınmazın bir kısmının idarece tespit edilen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürüp, bu kısmın tapusunun iptalini istemiştir.
    Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, 3621 sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptal ve sicil kaydının terkini isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesi hükmüne ilave düzenlemeler getiren 5841 sayılı Yasa gereğince davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.
    Gerçekten de; işin esası bakımından 5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan bu yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve 23.7.2011 tarihinde de Resmi Gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.
    Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasanın 153.maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.3.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Bu durumda, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira, kamu düzeni gibi Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararı da usuli kazanılmış hakkın istisnaları arasında yer alır.
    Öte yandan, davacı Hazine çekişme konusu parselin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından bahisle eldeki davayı açtığı, davada ileri sürülen iddianın ve savunmanın içeriğine göre; yanlar arasındaki uyuşmazlığın "kıyı kenar çizgisinin" saptanmasından kaynaklandığı açıktır. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı karşısında mahkemece 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı doğrultusunda inceleme yapılması zorunlu hale gelmiştir. Oysa, çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi kapsamında kalıp kalmadığı yönünden hükme yeterli bir araştırma ve uygulama yapılmış değildir.
    Hal böyle olunca; işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır.
    Davacının, temyiz itirazının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 08.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

     

     

     

     

     

    Hemen Ara