Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazın kıyı kenar içerisinde kaldığını ileri sürerek, tapu iptali, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinde bulunmuştur.
Davalı taraf, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 5841 sayılı Yasa ile değişik 3402 sayılı Yasa"nın 12. maddesi uyarınca davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava; tapu iptali ve yıkım isteklerine ilişkin olup, mahkemece, 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın hak düşürücü süreden reddine; 6099 sayılı Yasa uyarınca da yargılama masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına ve davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
Gerçekten de, 5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde karara bağlanan davada hük düşürücü sürenin değerlendirilmiş olması doğrudur. Ne varki, anılan Yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 esas 2011/77 karar sayılı kararı ile iptal edilmiş ve kararın resmi gazetede yayımlanmasıyla iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.
Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında, 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin mahkeme kararının, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasanın 153.maddesine göre iptal kararı geriye yürümese de, 10.03.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere, iptalin kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemeyeceği, ancak henüz devam eden uyuşmazlıkların iptal kapsamında bulunacağı açıktır.
O halde, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin verilen kararın doğruluğundan söz edilemez. Zira, kamu düzeniyle ilgili bütün haller istisnanın kapsamına girer.
Hal böyle olunca; işin esası hakkında 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı doğrultusunda değerlendirme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması için karar bozulmalıdır.
Hazinenin, temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 08.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.