Esas No: 2011/14597
Karar No: 2012/942
Karar Tarihi: 8.2.2012
Tedbirin Süresi - Yolsuz Tescile Dayalı Tapu İptali Ve Tescil Davası - Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/14597 Esas 2012/942 Karar Sayılı İlamı
1. Hukuk Dairesi 2011/14597 E., 2012/942 K.
1. Hukuk Dairesi 2011/14597 E., 2012/942 K.
- TEDBİRİN SÜRESİ
- YOLSUZ TESCİLE DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI
- 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 705 ]
- 6100 S. HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU [ Madde 397 ]
- 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 112 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, şirketle ilgisi olmayan K…
…. D…
….."nın yönetim kurulu üyelerinin imzalarını taklit ederek kendisini şirket genel müdürü olarak atanmış gibi gösterdiğini, bilahare dava dışı A.. K......"i vekil tayin ettiğini, vekilin çekişmeli 33 parsel sayılı taşınmazı baldızı A... D......."e aynı gün değerinin çok altında bir bedelle satış suretiyle devrettiğini, A..."nun da taşınmazı F.... R... E...."a aynı bedelle temlik ettiğini, temliklerin yolsuz olduğunu ileri sürerek, açtığı tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmiş. Anılan kararın derecatan geçerek kesinleşmesinden sonra tevdi mahalline ödenmiş olan kira geliri toplamı 30.881.00.-TL"nin kendilerine ödenmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne ilişkin kararın derecattan geçerek kesinleşmesinden sonra, tevdi mahalline yatırılan kira gelirinin ödenmesine ilişkin davacı tarafın isteğinin mahkemenin 16.5.2011 tarihli ek kararı ile reddine karar verilmiştir.
Ek karar, davacı vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi S...... Y…
……ın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, yolsuz tescile dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda davanın kabulüne yönelik verilen karar derecattan geçerek 17.3.2011 tarihinde kesinleşmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 6 dükkanı olan 5 katlı kargir apartman nitelikli taşınmaza yönelik açılmış olan davanın yargılaması sırasında davacı tarafın talebi üzerine mahkemece 30.4.2009 tarihli ara kararında, taşınmazdaki kiracıların kira paralarının açılacak banka hesabına yatırılmasına ve davanın kesinleşmesine kadar taraflara ödenmemesi yönünde tedbir kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı, yolsuz tescile dayalı davanın kabul edilip kesinleşmesiyle önceden tedbir konulan kira bedellerini tahsil etmek bakımından bankadaki hesap üzerine konulan tedbirin kaldırılmasını istemiş; mahkemece, tapu iptal ve tescil kararının kesinleşme tarihine kadar taşınmazla ilgili tüm getirilerin kayıt malikine ait olduğu gerekçesi ile isteğin reddine karar verilmiştir.
Oysa, davanın kabulle sonuçlanıp derecattan geçerek kesinleşen yolsuz tescile dayalı olduğu, bu tür kararların inşai olmayıp ishari (açıklayıcı) nitelikte olduğundan tahakkuk eden ve bankaya yatırılıp tedbirle bloke tutulan kira paralarının karar lehdarı davacı tarafa ait olacağında kuşku yoktur. Esasen tedbirin kaldırılmasını isteyen davacı tarafta bankaya kira bedeli olarak yatan parayı tahsil edebilmek bakımından bankadaki hesap (bloke tutulan) üzerindeki ödenmeme kaydının kaldırılmasını istemiştir.
Bilindiği üzere yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı HUMK"nun 112. maddesi aynen " esas hakkında mahkeme tarafından verilen kararın tefhim (m.381,489) veya tebliğ olunmasını müteakip ihtiyaten icra kılınmış olan tedbir mürtefi olur. Şu kadar ki mahkeme hükmün icrasını temin için iş bu tedbirin tayin edeceği müddet zarfında devamına karar verebilir." hükmünü öngörmekte ve 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nun 397. maddesinin 2. fıkrası ile de aksi belirtilmediği takdirde vazedilen geçici hukuki koruma niteliğindeki tedbirin nihai kararın kesinleşmesine kadar devam edeceğini hükme bağlamıştır. Dava sonuçlanıp derecaattan geçerek kesin hüküm halini aldığına, kararın açıklayıcı nitelik taşımasına T.... Medeni Kanununun 705. maddesi hükmü gereğince taşınmazın mülkiyetinin tescilden önce davacı tarafa geçeceğine göre bahis konusu bankada bloke tutulan paranın serbest bırakılması için gerekli muktezanın yerel mahkemece tayini icabetmektedir.
Diğer taraftan, 1086 Sayılı HUMK na göre ihtiyati tedbir talebinin reddi veya kabulüne ilişkin karara yapılan itirazın reddine ilişkin kararlara karşı temyiz yolu kapalı ise de; 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren ve 448. maddesi ile tamamlanmamış işlemlerdede 6100 Sayılı Yasanın uygulanması, aynı yasanın 389 ve takip eden maddeleri ile temyiz yolu için öngörülen hükümlerinin gözetilmesi gerekeceği açıktır.
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler gözetildiğinde yerel mahkemece ittihaz edilen 16.5.2011 tarihli ek kararın doğru olduğu söylenemez.
Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 8.2.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.